Vatandaşlık reformu: Alman meclisinde tansiyon yükseldi
30 Kasım 2023Federal Meclis'te, Alman vatandaşlık hukukunda kapsamlı değişiklik öngören yasa tasarısının ele alındığı oturum, hararetli tartışmalara sahne oldu.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti tarafından hazırlanan reform, Alman vatandaşlığına geçişleri kolaylaştırmayı, çifte vatandaşlık önündeki engelin de kaldırılmasını düzenliyor.
Faeser reformu savundu
SPD'li İçişleri Bakanı Nancy Faeser yaptığı konuşmada öngörülen değişikliklerin Almanya'yı daha modern ve daha güçlü hale getireceğini savundu.
Almanya'nın refahı için yurt dışından nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulduğunu, bunun varoluşsal bir mesele olduğunu anlatan Faeser, "Nitelikli iş gücü düzenlemelerini gerçekleştirdik, şimdi yeni bir vatandaşlık hukuku ile bir sonraki adımı atıyoruz. Atacağımız bu adım, çağdaş göç politikasının bir parçasını oluşturuyor" dedi.
Bakan, dünyadaki en nitelikli insanların Almanya'yı tercih etmesi için yoğun bir çaba içerisinde olduklarını, bu kesimleri de ancak toplumun tam anlamıyla bir parçası olabileceklerini vaat edebilmeleri halinde ülkeye çekebileceklerini anlattı.
Almanya'da 10 yılı aşkın süredir yaşayan ve topluma değerli katkılar sunan 12 milyondan fazla insan bulunduğuna dikkat çeken Faeser, "Burada yaşıyorlar, vergi ödüyorlar ve güçlenen bir topluma katkı sunuyorlar. Bu nedenle bu ülkenin vatandaşı olmaya da hak kazanmalılar" ifadelerini kullandı.
Özgürlükçü demokratik düzene bağlılık koşulu: Antisemitizme yer yok
Reformun ana hatlarını aktaran ve milletvekillerinden yasa değişikliğine destek isteyen Bakan Faeser konuşmasında ayrıca, Almanya'nın anayasal düzenine saygı göstermeyenlerin vatandaşlığa alınmayacağının da altını çizerek, "Şunu açıkça söylemeliyim: Ancak, amasız ve fakatsız bir şekilde özgürlükçü ve çoğulcu anayasal düzene bağlı olanlar Alman vatandaşı olabilecek" dedi.
Nancy Faeser ayrıca, antisemitist davranışlarda bulunanların, nefreti körükleyenlerin Alman vatandaşlığa alınmayacağını vurgulayarak, "Şimdi İsrail'in var olma hakkını tanımayanlar da buna dahil, çünkü bu da antisemitizmdir" ifadelerini kullandı.
AfD'ye "Bağırmayı kesin" çıkışı
Bu arada Faeser konuşması sırasında sağcı popülist Almanya için Alternatif Partisi (AfD) sıralarından yükselen sözlü sataşmalara da yanıt verdi. AfD milletvekillerine dönen Faeser, "Artık bağırmaya son verin. Tartışmalarınızla ülkemizin daha fazla bölünmesine yol açıyorsunuz, siz de Anayasamızın temel değerlerine riayet etmelisiniz" dedi.
Buschmann: "Ulusal menfaatin bir gereği"
Hür Demokrat Partili (FDP) Adalet Bakanı Dr. Marco Buschmann da yasa tasarısını savunarak, Alman işgücü piyasasının göçmenler olmaksızın ayakta kalmaya devam edebileceği illüzyonuna artık veda edilmesi gerektiğini kaydetti.
Çalışkan insanların daha hızlı vatandaş olabilmesini sağlamayı umut ettiklerini vurgulayan Buschmann, "Demografik değişim, işgücü açığını giderek büyütüyor, bu nedenle Almanya'ya gelip çalışarak kendi gelirleriyle geçinen, vergi ve sosyal sigorta katkısı ödeyen insanlara ihtiyacımız var. Bu Almanya'nın ulusal menfaatinin bir gereğidir" dedi.
En sert itirazlar CDU/CSU'dan geldi
Hükümetin vatandaşlık hukukundaki reformuna sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yanı sıra ana muhalefetteki Hristiyan Birlik partilerinden (CDU/CSU) de çok sert eleştiriler yöneltilmesi dikkat çekti.
Oturumda söz alan CDU/CSU'lu milletvekilleri Alexander Hoffmann, Philipp Amthor ve Alexander Throm, yasa değişikliklerini "Almanya için bir tehlike" olarak nitelendirdiler.
Milletvekili Throm, yasa değişikliklerinin vatandaşlık hukukunun modernizasyonu olarak nitelendirilemeyeceğini belirterek, "Önümüze koyduğunuz, Alman vatandaşlığını değersizleştirme yasasıdır" dedi.
Erdoğan atıflı itiraz
Throm, hükümeti vatandaşlığa geçiş sürecini kısaltmayı ve çifte vatandaşlığa izin vermeyi öngören yasa değişikliği ile Almanya'yı bölmekle suçlarken, "Yasa tasarınızla sadece ülkeyi bölmekle kalmıyorsunuz, devletin refahını da tehlikeye atıyorsunuz" sözlerini dile getirdi.
Throm eleştiri dozunu daha da arttırarak şunları kaydetti:
"Çifte vatandaşlık ile verilecek oy hakkıyla başka ülkelerin siyasetini bizim ülkemize sokuyorsunuz… Türkiye örneğinde olduğu gibi insanlar burada özgürlük içerisinde yaşıyor, ancak geldikleri ülkede oylarını özgürlükten yana tavır almayacak şekilde kullanıyorlarsa, şayet o zaman bu uyum entegrasyon değildir. Ve kimse, bir kaç yıl içinde, Erdoğan'ın AKP'sinin Almanya uzantısının Federal Meclis'te oturmasına da şaşırmamalı… Sizin şu anda oturduğunuz koltuklarda oturuyor olacaklar."
AfD: "Buna izin verilmemeli"
Oturumda söz alan AfD'li Dr. Gottfried Curio da yasa tasarısında öngörülen reformlarla ilgili olarak iktidar partilerine sert suçlamalar yöneltti.
Vatandaşlığa alınma sürecinin hızlandırılması, çifte vatandaşlık hakkının tanınması nedeniyle kimsenin artık Almanya'ya uyum sağlamayacağını iddia eden Curio, "Bu, aynı zamanda yasa dışı göçü daha da cazip hale getirecek" dedi.
Vatandaşlık reformu ile iktidar partilerinin, "Almanya'nın refahını ve sosyal sistemini yerle bir etmek" istediğini, ayrıca kendilerine oy verecek seçmen bulmaya çalıştıklarını söyleyen AfD milletvekili, söz konusu yasa değişikliği planını "soğuk bir darbe" olarak nitelendirdi ve bu yolla seçmen demografisinin de değiştirilmek istendiğini savundu. Curio sözlerinin devamında, "Ömürlerini tamamlamakta olan partiler, vatandaşlarımızın ayaklarının altından ülkelerini çekmek istiyor. Buna izin verilmemeli" ifadelerini kullandı.
SPD ve Yeşiller sert karşılık verdi
AfD ve CDU/CSU milletvekillerinin konuşmalarına özellikle SPD ve Yeşiller sıralarından sert eleştiriler yöneltildi.
SPD'li Gülistan Yüksel, çifte vatandaşlığa itirazların yersiz olduğunu, sadakatin bireylerin kimliklerinin bir bölümünden vazgeçmeye zorlanarak sağlanamayacağını söyledi.
Kendisinin de 8 yaşında geldiği Almanya'da ancak 30 yaşında Alman vatandaşı olduğunu anlatan Yüksel, "Şu andaki tartışmalara tanık olunca gerçekten vatandaşlığa geçtiğim dönem bunları bilmiyor olduğum için mutluyum. Çünkü bunları duysaydım tam olarak ne yapardım bilmiyorum" dedi.
Oturumda söz alan SPD'li Dirk Wiese ise, AfD'li Curio'ya dönerek, "Korkunuzu anlayabiliyorum. Yasa tasarısını okudunuz, antisemit ifade kullananların, ırkçı olanların, Anayasaya bağlı olmayanların vatandaşlığa alınmayacağını gördünüz. Ne yazık ki zaten bu vatandaşlığa sahipsiniz. Oysa şimdi vatandaş olmak isteseydiniz olamayacaktınız. Çünkü hem antisemit, hem ırkçı, hem de Anayasa'ya bağlı değilsiniz" ifadelerini dile getirdi.
Wiese ayrıca CDU/CSU milletvekili Throm'a da seslenerek, çifte vatandaşlık hakkının Türkiye dışında pek çok ülke vatandaşına tanındığını anımsattı ve "Sözlerinizden anladığımız şey çok açık. Sizin misafir işçi olarak Türkiye'den ülkemize gelenlerle bir sorununuz var. Siz bu insanların toplumumuzun bir parçası olmalarını istemiyorsunuz, oy kullanabilmelerini istemiyorsunuz, size bunu burada bu denli açık bir şekilde ortaya koyduğunuz için teşekkür ederim. O insanlar da çünkü bunu görecek" dedi.
"Bu ülkeyi bölen biri varsa o da sizsiniz"
CDU/CSU milletvekili Throm'a bir diğer yanıt da Türkiye kökenli Yeşiller Partili Filiz Polat'tan geldi.
Polat, "Sayın Throm, bu tartışmaları 80'li, 90'lı yıllarda geride bıraktığımızı düşünüyordum. Artık göç ülkesi Almanya'ya intikal edin, çünkü bu tutumunuz gerçekten de tahammül edilebilir gibi değil. Şayet bu ülkeyi bölen biri varsa o da sizsiniz" dedi.
Bu arada Filiz Polat, reforma ilişkin konuşmasında Solingen'de 1993 yılındaki ırkçı saldırıda evi kundaklanan, beş aile üyesini kaybeden Mevlüde Genç'e de yer verdi.
Geçen yıl hayatını kaybeden Genç'in 49 yıl boyunca Almanya'da yaşadığını, Alman vatandaşlığını ise ancak 22 yıl sonra alabildiğini anlatan Polat, artık Almanya'nın günümüz gerçeklerine uygun modern bir vatandaşlık yasasana ihtiyaç duyduğunu, misafir işçi olarak gelenlerin vatandaşlığa geçişini kolaylaştırarak da Almanya'ya sağladıkları katkıları onurlandırmak istediklerini vurguladı.
Genel kurulda Mevlüde Genç sessizliği
Konuşmasında Mevlüde Genç'i özellikle anımsatmak istediğini söyleyen Polat, şunları kaydetti:
"Çünkü ondan aidiyet, vatan ve ortak değerler bağlamında öğreneceklerimiz var. Mevlüde Genç 30 yıl önce alçak bir ırkçı saldırıda iki kızını, iki torununu ve bir yeğenini kaybetti. Mevlüde Genç sağcı terör nedeniyle sahip olduğu en değerli varlıklarını kaybetti ama yine de yeni vatanına sırtını çevirmedi. Toplumsal barış için çaba gösterdi, barış elçisi oldu, Federal Almanya Cumhuriyeti Liyakatı Nişanı ile onurlandırıldı."
Polat'ın konuşmasının başında muhalefet sıralarından yükselen itirazlar, Mevlüde Genç hakkındaki sözleri üzerine azalmaya başladı.
Polat'ın, Genç'i anlatırken gözyaşlarını tutamadığı ve sözlerini bu şekilde sürdürdüğü esnada genel kurul salonu birden sessizleşti. Polat'ın "Mevlüde Genç, bu ülke için, kendini daha fazla Alman hissedenlerden çok daha fazlasını yaptı" diyerek tamamladığı konuşması milletvekillerinden büyük alkış aldı.
Sol Parti'den sosyal ayrımcılık eleştirisi
Sol Parti milletvekili Gökay Akbulut da genel kurulda konuştu. Parti olarak vatandaşlık reformunu memnuniyetle karşıladıklarını aktaran Akbulut, buna karşı sosyal yardım alanların vatandaşlığa başvuramamasını öngören düzenlemelerin sosyal ayrımcılık olduğunu belirterek tasarının bu yönünü eleştirdi.
Reformun ana hatları
Vatandaşlık yasasında yapılan reformun getireceği en önemli değişikliklerin başında çifte vatandaşlık hakkı yer alıyor. Bundan sonra Alman vatandaşlığına geçecek kimseye, geldiği ülkenin vatandaşlığından çıkması şart koşulmayacak.
Ayrıca Alman vatandaşlığına başvurmak için Almanya'da sekiz yıl ikamet etmiş olma koşulu beş yıla düşürülecek. Hatta Almanya'ya uyum konusunda, iktisadi ve sosyal bakımdan "özel başarı" kaydeden göçmenlerin vatandaşlığa geçişi üç yılda gerçekleşebilecek.
Bir diğer önemli değişiklik de "misafir işçi" olarak nitelendirilen, 1960"lı yıllardan itibaren Almanya"ya gelen ilk kuşak göçmenlerin vatandaşlığa kabulünün kolaylaştırılacak olması.
Mevcut uygulamada karşılanması istenen vatandaşlık testi zorunluluğu yasa değişikliği ile düşürülecek. Normalde talep edilen Almanca dil bilgisi seviyesi konusunda da ilk kuşak göçmenler için istisna getirilecek. Bu kişiler yazılı sınavdan muaf tutulacak, gündelik hayatlarını sürdürebilmeleri için Almanca dil bilgisi yeterli sayılacak.
Alman vatandaşlığına geçecek herkesin "özgürlükçü demokratik düzene" bağlı olması şartı getiriliyor. Antisemitik, ırkçı, yabancı düşmanı veya diğer insanlık onuruna aykırılık teşkil eden suçları işleyenler, ya da kadın-erkek eşitliğini, cinsel yönelimleri göz ardı edenler vatandaşlığa kabul edilmeyecek.
STK'lar daha adil bir reform istiyor
Federal Meclis'te yapılan oturum öncesinde,"Pass(t) uns allen" adlı inisiyatif çatısı altında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları meclis önünde bir basın açıklaması yaparak milletvekillerine vatandaşlığa geçişin tüm kesimler için kolaylaştırılması, reformların bu amaçla iyileştirilmesi çağrısı yaptı.
STK'lar, tasarının bazı kesimler için vatandaşlık başvurusunda bulunmayı zorlaştırdığını dikkat çekerek, bilhassa geçimini sağlamakta zorlanan ve sosyal yardım alan kesimlerin, örneğin tek başına çocuk büyüten annelerin, emeklilerin, engellilerin, onlara bakım sunan yakınlarının veya burs alan öğrencilerin bu haktan yararlanamayacağına işaret edildi.
"Pass(t) uns allen" adlı çatı örgütünde Almanya Türk Toplumu, Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu, PRO ASYL, With Wings and Roots gibi 50'den fazla sivil toplum kuruluşu yer alıyor.
Yaklaşık bir senelik rötar
Vatandaşlık hukukunda reform öngören tasarı bugünkü oturumdan sonra meclisin ilgili komisyonlarında görüşülecek. Scholz hükümeti, "vatandaşlık hukukunun modernizasyonu" olarak nitelendirilen reformun bu yılın başında Federal Meclis'te onaylanarak yürürlüğe girmesini hedeflemişti. Ancak takvim ertelendi.
Yasa değişikliklerinin, ilgili komisyonlarda görüşüldükten sonra ancak önümüzdeki yılın başında meclisin onayına sunulabileceği belirtiliyor.
Almanya İçişleri Bakanlığı'nın paylaştığı verilere göre Almanya'da 12 milyonu aşkın yabancı ülke vatandaşı yaşıyor. Bunların yaklaşık yarısının 10 yılı aşkın süredir Almanya'da ikamet ettiği ancak Alman vatandaşlığına başvurmadıkları belirtiliyor. Bu grubun önemli bir bölümünü de Türk vatandaşlarının oluşturduğuna dikkat çekiliyor.