Vatikan'ın renkli kişiliği: Papa Françesko
21 Nisan 2025
O, Latin Amerika'dan gelen ilk papa ve Katolik Kilisesi'nin başına geçen ilk Cizvit’ti. Daha önce hiçbir kilise lideri, onun seçtiği ismi almamıştı: Françesko. Bu ismin kökeni, Assisili Aziz Françesko'ya (1182-1226) dayanıyor.
Tüccar bir ailenin oğlu olan Aziz Françesko, her türlü zenginliği reddetmiş, kendisini radikal bir yoksulluk içinde yaşamaya çağıran Hz. İsa'nın izinden gitmiş ve bu anlayışla Fransisken tarikatını kurmuştu. Françesko (Francis) ismi, papalık saraylarının ihtişamını veya bir kilise ve devlet liderini pek çağrıştırmıyordu.
Kardinallerin 13 Mart 2013 tarihinde papa olarak seçtiği Arjantinli Jorge Mario Bergoglio için bu isim, görev süresi boyunca yapacağı icraatlar ve çizeceği profilin de bir bakıma habercisi niteliğindeydi: Daha önce hiçbir Papa'nın yapmadığı kadar mülteciler ve evsizler için mücadele etti, doğadaki tüm canlıların ve iklimin korunması için çaba gösterdi. 88 yaşında, Hristiyanlar için kutsal Paskalya Pazartesisi'nde hayatını kaybeden Françesko, aynı zamanda "görevdeki en yaşlı ikinci Papa" olarak da anılacak. Bu listenin zirvesinde ise 20 Temmuz 1903 tarihinde 93 yaşındayken görevi başında ölen Papa XIII. Leo yer alıyor.
Her şey o "ateşli konuşma" ile başladı
2013 yılında Papa XVI. Benedikt'in sağlık sorunları nedeniyle görevinden affını istemesi üzerine yapılan papalık seçimi öncesinde, kilisenin durumunun tartışıldığı, o zamana kadar benzeri görülmemiş bir "ön-konklav" oturumunda Bergoglio da söz aldı. Bu "ateşli konuşmasında", kilise içinde "cesurca söz söyleme özgürlüğü" çağrısında bulundu. Kilise kendi etrafında dönüp durmamalıydı.
Bu konuşmanın gücü, 2018'de Wim Wenders'in "Papa Françesko - Sözünün Eri" adlı sinema filminde de hissediliyordu. Kilise lideri, burada da kilisenin, toplumun en dışlanmış kesimlerine yakın olması gerektiğini savunuyordu. Papa, kendini 2013'te ilk kez halka tanıtırken "dünyanın öteki ucundan" geldiğini söylemişti ve gerçekten de en çok dışlananlara yöneldi.
Papa Françesko, küreselleşme ve kapitalizm konusunda keskin eleştirilerde bulunuyordu. İlk yıllarında en güçlü siyasi konuşmalarını yaptı. Her zaman yoksulların ve küresel Güney'in savunucusu olarak sahneye çıktı: 2014'te Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu'nda, 2015'te Washington'daki ABD Kongresi'nde ve New York'taki Birleşmiş Milletler'de (BM) yaptığı konuşmalarda bunu vurguladı. Avrupa'dan "yaşlanmış ve bunalmış" bir kıta olarak bahsetti, "sınırsız tüketimcilik" eleştirisinde bulundu. Trump fenomeni ona yabancıydı.
Vatikan'ın ruhani lideri Françesko, dünya toplumunu hızlı reformlar yapmaya ve kalkınma yardımı ile iklim koruma konularına daha fazla önem vermeye çağırdı. Bu konuyu 2015 tarihli en önemli genelgesi "Laudato Si"ye adadı. Yaratılışın korunması üzerine yazılmış bu öğreti belgesi, adeta "siyasi bir suçlama" niteliğindeydi ancak fazla yankı bulmadı. 2023'te ise bu konuya dair "Laudate Deum" adlı daha net bir yazı yayımladı. Görevde kaldığı süre uzadıkça, sabırsızlığı da artıyordu.
Françesko, defalarca küreselleşme ve sert kapitalizm eleştirileriyle de öne çıktı. Özellikle ilk yıllarında güçlü siyasi konuşmalar yaptı. Her zaman yoksulların ve küresel Güney'in savunucusu olarak öne çıktı. 2014'te Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu'nda, 2015'te Washington'daki ABD Kongresi'nde ve New York'ta, BM'de "yaşlanmış ve bunalmış bir Avrupa" ve "doyumsuz tüketim çılgınlığından" bahsetti. Trump fenomeni ona yabancı kaldı.
Yoksul ülkeleri ziyaret
Papa olarak yaptığı 47 yurt dışı seyahatinin en önemlileri Asya, Afrika, Latin Amerika ve Arap ülkelerine oldu. Françesko, her zaman yoksullara yakın olmayı seçti, gecekondu mahallelerine gitti, insanları kucakladı. Avrupa'da ise daha çok kıtanın zengin bölgelerinin dışında kalan Arnavutluk veya Romanya gibi ülkeleri ziyaret etti.
Daha önce hiçbir papanın gitmediği Çin ve Rusya, Françesko'nun da ziyaret listesinin dışında kaldı. Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'ya saldırmasının ardından, Rus Ortodoks Patriği Kirill ile diyaloğa girmek için yoğun çaba gösterdi. Françesko, Kremlin'e sadık olan Kirill ile 2016’da Küba’da bir araya gelmişti. Ancak Rusya’nın kitlesel saldırganlığı karşısında, Papa’nın diyalog çabaları sonuçsuz kaldı.
Kilise içinde beklentiler
Cizvit bir papa olarak Françesko'dan özellikle reform konusunda büyük beklentiler vardı. Ondan önceki kilise yönetimi, onlarca yıl boyunca muhafazakâr bir çizgide ilerlemiş ve merkeziyetçiliği artırmıştı. Ancak Françesko hakkındaki birçok umut boşa çıktı. Yine de açık tartışmalara zemin hazırladı: Vatikan’da düzenlenen ve dört haftaya kadar süren büyük toplantılar, Françesko öncesinde sıkıcı oturum günleri şeklinde geçiyordu.
Françesko döneminde tartışmalar ve fikir ayrılıkları yeniden gün yüzüne çıktı. Ancak 2024'te tamamlanan büyük Küresel Sinod toplantısının ardından birçok kişi, somut değişikliklerin eksikliğini hissetti. Belki de cesaret eksikliği vardı. Kimsenin kendisini dokunulmaz olarak hissetmesini istemiyordu. Ancak köklü bir öğreti değişikliğine de sıcak bakmadı. Yine de 2023'te yürürlüğe giren büyük bir Vatikan yönetimi reformunu hayata geçirdi. Son aylarında, Vatikan'daki iki bakanlığın başına ilk kez kadınları atadı. Oysa buralarda genellikle yalnızca kardinal seviyesindeki erkekler görev alıyordu.
Görev süresi boyunca, dünya çapındaki kiliselerde cinsel istismar vakalarıyla uğraştı ve Vatikan içindeki entrikalarla mücadele etti. Zaman zaman istismarı ve üzerinin örtülmesini "sıfır tolerans" ile karşılayacağını açıklasa da bazı kararları hayal kırıklığına neden oldu. Son yıllarında dünya çapında düzinelerce piskoposu görevden almasına rağmen, hiçbir zaman kişisel hesaplarla uğraşmadı ve kin gütmedi. Kendi çevresindeki şüpheli kişiler hakkında karar almakta ise hayli zorlandığı görüldü.
İslam ve Yahudi dünyasıyla yakınlık
Françesko, görevi boyunca İslam ve Yahudi dünyasıyla da yeni ve yapıcı ilişkiler geliştirmeye çalıştı. Papa, kendini "kardeş piskopos" olarak tanıtmayı seviyordu. Diğer tek tanrılı dinlerin temsilcileriyle de bu samimiyet içinde iletişim kurmaya çalıştı.
Bir Papa olarak ilk kez Arap Yarımadası'nı ziyaret etti; üstelik birden fazla kez. 2019'da Abu Dabi'de Müslüman liderlerle ve diğer kilise temsilcileriyle önemli bir ortak bildiri imzaladı. 2021'de Irak'a giderek Şiilerle diyalog ve dinler arası kardeşlik çağrısında bulundu. Görev süresi uzadıkça İslam dünyasıyla ilişkileri daha da yoğunlaştı.
Gazze'deki sivil nüfusun zor durumu hakkındaki açıklamaları ise Yahudilerle ilişkilerinde bazı gerginliklere yol açtı. Françesko, 7 Ekim 2023'te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıyı hızlıca kınamış ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması çağrısını yinelemişti. Gazze'deki küçük Hristiyan topluluğunun yaşadığı sıkıntılar da onu derinden sarstı.
Sağlık durumu giderek kötüleşti
2021'den itibaren fiziksel rahatsızlıkları, Françesko'yu giderek daha fazla zorlamaya başladı. Birkaç kez hastaneye kaldırıldı ve genel anestezi altında ameliyatlar geçirdi. 2022'de ilk kez resmî bir programda tekerlekli sandalyede görüntülendi. Son dönemde neredeyse hiç yürürken ya da ayakta görülmedi. Yaşı ilerledikçe, COVID-19 pandemisinin artçı etkileri daha fazla hissedildi. Sağlık sorunları nedeniyle programların iptal edilmesi veya konuşmalarının yardımcıları tarafından okunması giderek daha sık rastlanan bir durum haline geldi. Oysa "2025 Kutsal Yılı" onun için en büyük önceliklerden biriydi.
Dünya giderek daha çalkantılı bir döneme girerken, tüm sağlık sorunlarına rağmen Papa Françesko, uyarıcı bir figüre dönüştü. 2020 Paskalyası öncesinde, pandeminin karanlık günlerinde yağmurlu ve ıssız Aziz Petrus Meydanı'nda, samimi yakarış ve haykırışlar eşliğinde ettiği dua, papalığının en unutulmaz sahnelerinden biri olarak hafızalara kazandı.