ABD'de Kasım ayındaki Başkanlık seçimleri öncesinde Başkan Donald Trump'a kendi partisi Cumhuriyetçilerden de eleştiriler artıyor. Son olarak eski Dışişleri Bakanı Colin Powell, başkanlık seçimlerinde Trump'ın Demokrat rakibi Joe Biden'ı destekleyeceğini açıklamıştı. Trunp'a kendi partisinden destek azalıyor mu? Die Welt gazetesi ise bu iddialara mesafeli yaklaşıyor:

"Takriben bir 759’uncu kez, Cumhuriyetçi Parti‘nin Donald Trump ile arasına mesafe koyup koymadığı üzerine spekülasyonlar yapılıyor. Bazı Cumhuriyetçilerin eleştirel ifadeleri Başkan için tehlikeli olabilir mi? Bir umutla bu soru dile getiriliyor. Yanıtı ise hayır. 'Grand Old Party'den gelen bu açıklamalara hiç kimse gereğinden fazla önem vermeye, ve hatta bunu partisinin Trump’a karşı bir ayaklanma hareketi olarak görmeye kalkmasın. Konuyu dikkatli inceleyenler, bunun Trump’a yönelik bir cüce isyanı olduğunu görebilir. Trump’a karşı bir isyan bekleyen var ise, o hayal dünyasında yaşıyor demektir. Bir siyasi partiden çok, Trump’ın halkla ilişkiler ofisine benzeyen Cumhuriyetçiler, yakın zamanın bu en kötü başkanının kalemini, ancak o iktidardan düştükten sonra kıracaklar."

Konuyu değerlendiren Rheinpfalz gazetesi de, Cumhuriyetçiler için asıl önemli noktanın iktidarda kalmak olduğunu ifade ediyor:

"Donald Trump'ın göstericilere karşı orduyu kullanma tehdidinin Amerikan muhafazakarlarının ağır toplarında alarm durumu yarattığı bir gerçek. Başkan ile arasına mesafe koyanlar şimdilik olağan şüpheliler.  Trump’a karşı, kendi partisinin içinden gerçek bir isyan tehlikesi olup olmadığı sorusuna, Başkan’ın önünü dört yıl önce de kesmeye çalışan siyasetçilerin ayaklanması henüz elle tutulur bir cevap vermiyor. Zira 'Grand Old Party' 2016’dan bu yana gittikçe dejenere olarak, gözle görülür prensipleri olmayan ve sadece iktidarda kalmayı hedefleyen bir Trump seçim derneğine dönüştü."

Almanya’nın Münster kentinde geçtiğimiz hafta ortaya çıkarılan bir pedofil ağı ülke gündemini sarstı. Daha önceki vakalarda olduğu gibi resmi kurumların olası ihmalleri ve çocuk tacizcilerine gerekli cezaların verilip verilmediği yine tartışma konusu. Märkische Oderzeitung son olayda sorumluluğun bölgedeki gençlik dairesinde olduğu görüşünde:

"Çocuklardan biri henüz sadece beş yaşında. Diğer ikisi 10 ve 12. Bu çocuklar fiziksel ve psikolojik eziyet gördüler. Buna 'istismar' demek kimin aklına geldi? Hayır, bu en ağırından bir işkence. Yine… Zira Münster’de ortaya çıkarılan bu ağ, sadece Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki bu tip üçüncü suç şebekesi. Şebekeler! İşkenceciler ve sadist dikizciler internet üzerinden buluşup, taciz ve tecavüzlerine maruz kalan çocukları satıyor, birbirlerine yaptıkları iğrençliklerin videolarını gönderiyor. Aralarında işkence gören çocukların babaları, üvey babaları, amca ve dayıları var. Yakın çevreleri bilinçli bir şekilde olan biteni görmezden gelmiş. Ve en az bir gençlik dairesi bir kez daha görevini yapamamış. Diğer yandan polis teşkilatının soruşturmalardaki başarısı artıyor. Bu bir yandan iyi bir işaret, diğer taraftan ümitsizliğe kapılmak için gerçekçi bir sebep. Zira şunu öğreniyoruz ki, tacize, tecavüze, işkenceye maruz kalan çocuk sayısı sandığımızdan çok daha fazla."

Neue Osnabrücker Zeitung ise çocuklara yönelik taciz ve tecavüz vakalarındaki artışa dikkat çekerek toplumun her kesiminde fail ve mağdurlarla herkesin her gün karşılaştığını ifade ediyor:

"Tecavüz mağduru çocukların komşuları, yakınları, arkadaşlarının aileleri hakkında aşağılayıcı değerlendirmelerde bulunmak kolay. 'Hiç mi bir şey duymamışlar? İnanılır gibi değil!' Ancak mesele bu kadar basit değil. Uzmanlara göre Almanya okullarındaki her sınıfta, cinsel istismara maruz kalan bir-iki tane çocuk, tanıdıklarımız arasında kurbanlar ve failler var. Bu konular hakkında bilgisi olmayanlar için de ilk bakışta söz konusu suçun işaretini görebilmek oldukça zor. Ancak en azından soruşturmaları yürüten mercilerde, gençlik dairelerinde ve konuyla ilgili kritik kurumlarda, konuyla ilgili bilgilendirmeler çok daha güçlü bir şekilde yapılmalı."

DW / ET,BK

© Deutsche Welle Türkçe