Suriyeli sığınmacıların ülkelere kabulünde küresel sorumluluğun paylaşımını hedefleyen uluslararası konferans, bugün Birleşmiş Milletler'in himayesinde İsviçre'nin Cenevre kentinde başlıyor.
Reklam
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un konuşmasıyla açılacak konferansa 90 ülkenin ve çok sayıda uluslararası kurumun temsilcisi katılıyor. Konferansta Suriyeli mültecilerin adil paylaşımı tartışılacak.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), önümüzdeki yıllarda özellikle zengin ülkeler olmak üzere yaklaşık 480 bin Suriyeli mültecinin kabul edilmesini hedefliyor.
Yarım milyona yakın Suriyeli dağıtılacak
Altıncı yılına giren Suriye'deki iç savaşta şimdiye kadar en az 270 bin kişi öldü. 4 milyon 800 bin kişi ise Türkiye, Lübnan ve Ürdün'e sığındı. Konferans böylece komşu ülkelere kaçan Suriyelilerin yüzde 10'luk kısmını başka ülkelere nakletmiş olacak.
Zenginler mültecilerin yüzde 1,39'unu kabul etti
Öte yandan İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, zengin ülkelerin şimdiye kadar Suriyeli mültecilerin çok küçük bir bölümünü kabul ettiğini açıkladı. Kuruluşun yaptığı açıklamaya göre 2013 yılından bu yana sadece 67 bin 100 Suriyeli nihai olarak zengin ülkelere kabul edildi. Bu rakam toplam Suriyeli mülteci sayısının yüzde 1,39'una tekabül ediyor.
Zengin ülkelere yüzde 10 çağrısı
Almanya'da sığınmacılar nasıl barınıyor
Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi bu yıl için 450 bin kadar sığınmacının Almanya’ya gelmesini beklediklerini duyurdu. Şimdi sığınmacıların barınma ihtiyacının nasıl karşılanacağına dair çözüm yolları aranıyor.
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/P. Kneffel
Kabul merkezinde geçen 3 ay
Almanya’nın Rheinland-Pfalz eyaletinde yer alan Trier’deki mülteci ön kabul merkezinde yaklaşık 850 kişi barınabiliyor. Sığınmacılar Almanya’ya geldiklerinde geçici olarak bu barınma merkezlerine yerleştiriliyorlar. Burada bir süre kalmaları gerekiyor. 3 ay sonra ise bir şehre ya da ilçeye gönderiliyorlar. Daha sonraki konaklama yerleri bölgelere göre farklılık gösteriyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/H. Tittel
Etkinlik binalarından geçici barınma merkezlerine
Sığınmacıların şu anda kaldıkları ilk yerleşim yerleri oldukça kalabalık olduğu için başka binalar da bu amaçla kullanılmak zorunda. Örneğin, Kuzey Ren Vestfalya’daki Hamm’da bulunan Alfred-Fischer Salonu 500 sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. 2 bin 700 metrekare büyüklüğündeki salon tahta paravanlarla ayrılarak her birinde 14 yatak bulunan geçici odalara dönüştürülmüş.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/I. Fassbender
Okullar imdada yetişiyor
Artarak devam eden sığınmacı akını birçok şehrin kapasitesini zorlamaya başladı. Aachen kenti temmuz ayının ortasında kısa bir süre içinde 300 sığınmacıyı kabul etmek durumunda kaldı. Tüm sığınmacılara kalacak yer temin etmenin tek yolu ise Inda Lisesi oldu. Johanniter Kuruluşu’ndan yardıma gelenler buraya yatakları yerleştirip odaları sığınmacıların kalabilecekleri şekilde düzenliyorlar.
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/R. Roeger
Geçici çadır kentler
Almanya’da son zamanlarda giderek daha fazla çadır kent kurulmaya başlandı. Geçici bir çadır kentin kurulmasıyla Halberstadt’daki sığınmacılar için yetkili merkezi birim de artan kapasiteden dolayı rahatladı. Geçici yerleşim yerleri yazın kullanılıyor, kış geldiğinde başka imkanların araştırılması gerekecek.
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/J. Wolf
‘‘Üçüncü Dünya‘‘ koşulları
Sığınmacılar için kurulan en büyük çadır kentlerden biri şu an Dresden’de bulunuyor. Buradaki hayata tahammül edebilmek oldukça fazla sabır gerektiriyor. Tuvaletlerin önünde uzun kuyruklar var, yemek için de yine uzun bir süre beklemek gerekiyor. Burada şu anda 15 ülkeden gelen bin kişi yaşıyor. Önümüzdeki günlerde kampın maksimum kapasitesi olan bin 100’e ulaşması bekleniyor.
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/A. Burgi
Konteynırda zorlu yaşam
Almanya’nın birçok yerinde barınma kapasitesini artırmak amacıyla kurulan konteynerların sayısı da git gide artıyor. Trier’deki bu acil durum yerleşimleri 2014’te inşa edildi. Şu anda burada 1000’den fazla sığınmacı yaşıyor.
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/H. Tittel
Sığınmacı yerleşimlerine saldırı
Baden-Württemberg eyaletindeki Remchingen’de kurulması planlanan sığınmacı yerleşim yerinde 18 Temmuz’da çıkan yangın itfaiye tarafından söndürüldü. Sığınmacılara karşı çıkan bazı vatandaşların tepkileri giderek yabancı düşmanlığı ve şiddete dönüşüyor. Özellikle Almanya’nın doğusunda ve güneyinde sığınmacıların kaldıkları yerlere neredeyse her gün saldırılar düzenleniyor.
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/SDMG/Dettenmeyer
Siyasiler harekete geçti
Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel 31 Temmuz’da Mecklenburg-Vorpommern’deki Wolgast'ta 300 sığınmacının yaşadığı yurtta çocuklarla konuştu. Gabriel devletin eyaletler ve vakıflar üzerindeki mali yükü hafifletmesini talep etti. SPD başkanına göre ‘sığınmacıların alınması yalnızca bir mali sorun değil, bu aynı zamanda ahlaki bir yükümlülük’.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Wüstneck
Yeni yerleşim yerleri
Sığınmacılara yeterli barınma imkânını sağlamak amacıyla burada Bavyera’daki Eckental’da olduğu gibi yeni yerleşim yerleri kuruluyor. Yaklaşık 60 kişiye barınma imkanı sağlayacak bu tesise ilk sığınmacıların 2016’da yerleştirilmesi planlanıyor.
Oxfam zengin ülkelere Suriyeli mültecilerin en az yüzde 10'unun statülü olarak kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ekonomik durumuna göre gereğinden fazlasını yaparak en çok mülteci alan ülkelerin Almanya, Kanada ve Norveç olduğuna yer verilen Oxfam'ın açıklamasında Fransa'nın ise yükümlülüğünün sadece yüzde 4'ünü yerine getirdiği belirtildi.
'Lübnan ve Ürdün tek başına çekemez'
Oxfam, Lübnan nüfusunun beşte birinin Suriyeli olduğunu, bu oranın Ürdün'de ise yüzde 10'u bulduğunu duyurdu. Ekonomisi zayıf ve altyapısı gelişmemiş olan bu ülkelerin mültecilerin yükünü tek başına çekemeyeceğine de İngiliz yardım kuruluşunun açıklamasında yer verildi.