Yapay zekâ milyonlarca kişiyi işsiz mi bırakacak?
28 Haziran 2025
Amazon CEO'su Andy Jassy, şirket çalışanlarının görevlerinin bir kısmının yapay zekâ (YZ) tarafından yerine getirilmesi mümkün olursa iş gücünü azaltacağını duyurdu. Jassy'ye göre, yapay zekâ birçok sektördeki istihdamı doğrudan etkileyecek.
Jassy bu görüşünde yalnız değil. Çok sayıda teknoloji şirketi, YZ uygulamalarının iş gücünü yeniden şekillendirmesini öngörüyor. Mayıs ayında, yapay zekâ girişimi Anthropic'in CEO'su, haber sitesi Axios'a verdiği röportajda, YZ'nin önümüzdeki bir ila beş yıl içinde, "beyaz yakalı" olarak adlandırılan eğitimli ofis çalışanlarının yaptığı tüm giriş seviyesi işlerinin yarısını ortadan kaldırabileceğini söyledi.
Wall Street Journal'ın, istihdam verileri sağlayıcısı Live Data Technologies'e dayandırdığı haberine göre ise ABD'de borsaya kayıtlı şirketler, son üç yılda çalışan sayısını toplamda yüzde 3,5 oranında azalttı. Son on yılda, S&P 500 endeksindeki her beş şirketten birinin iş gücünde küçülme kaydedildi.
Microsoft ve Hewlett Packard gibi teknoloji devleri ile çeşitli tüketim mamulleri üreten Procter & Gamble gibi firmalar, binlerce kişiyi işten çıkaracaklarını açıkladı. E-ticaret platformu Shopify, ek personel talep eden birimin önce yapay zekânın o işi yapamayacağını kanıtlamasını istiyor. Dil öğrenme uygulaması Duolingo ise dış kaynaklı çalışanlarını kademeli olarak YZ ile değiştirmeyi planlıyor.
YZ kitlesel işsizliğe yol açar mı?
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) göre, dünya çapındaki işlerin dörtte biri, yapay zekâ tarafından devralınma riski taşıyor. Öte yandan, yapay zekânın verimlilik artışı yoluyla yeni fırsatlar da doğurabileceği düşünülüyor.
Dünya Ekonomik Forumu'nun bu yıl başında yayımladığı rapora göre, teknolojik dönüşüm 2030'a kadar klasik mesleklerin ağırlıkta olduğu mevcut 92 milyon istihdamı ortadan kaldırabilir. Aynı zamanda bu sayede 170 milyon yeni iş olanağı da doğabilir. Sanayileşmiş ülkelerdeki işlerin, gelişmekte olan ülkelere göre yapay zekâdan daha fazla etkilenmesi bekleniyor.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) geçen yıl yayımladığı bir çalışmada, teknolojinin sanayileşmiş ülkelerdeki işlerin yüzde 60'ını etkileyebileceği tahmin ediliyor. Bunun yaklaşık yarısı olumsuz, diğer yarısı ise olumlu yönde olabilir. Çalışmada ayrıca gelişmekte olan ülkelerdeki işlerin yüzde 40'ının, düşük gelirli ülkelerde ise yüzde 26'sının etkileneceği ifade ediliyor.
Bu ülkelerdeki iş piyasaları başlangıçta yapay zekâdan daha az etkilenecek olsa da aynı zamanda bu teknolojinin sağladığı verimlilik artışından da daha az faydalanmaları muhtemel.
Yapay zekâ en çok hangi meslekleri tehdit ediyor?
Geçmişteki teknolojik devrimlerden genellikle düşük vasıflı işler etkilenmiş; örneğin fabrika işçilerinin yerini robotlar almıştı. Ancak bu kez, YZ'nin özellikle iyi eğitimli çalışanları etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle de yapay zekânın, söz konusu çalışanların yaptığı görevleri eşit ya da daha yüksek kalitede yerine getirebilmesi durumunda.
ABD'deki Pew Research Center'ın araştırmasına göre, bilgi toplama ve veri analizine dayalı işlerde çalışanlar, yapay zekâ tarafından işinden edilme riski en yüksek grubu oluşturuyor: Web geliştiriciler, yazılımcılar, muhasebeciler ve veri giriş personeli, ciddi tehditle karşı karşıya olan meslek gruplarının başında yer alıyor. Buna karşılık, otomasyonun bir çırpıda henüz mümkün olmadığı inşaat işçileri, çocuk bakıcıları, itfaiyeciler gibi meslekler, halihazırda yapay zekâ karşısında ayakta kalabilecek meslekler olarak öne çıkıyor.
Büyük çaplı iş kayıplarının olasılığı, YZ'nin istihdam ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerine dair endişeleri artırdı. Bu konu artık yalnızca siyasetçilerin değil, dinî liderlerin de gündeminde. Örneğin, Mayıs ayında Katolik Kilisesi'nin yeni lideri olarak seçilen Papa 14'üncü Leo, yapay zekânın iş gücüne ve insan onuruna yönelik tehditlerine karşı uyarıda bulundu.
Yapay zekâya dair korkular abartılı mı?
Nürnberg'deki Almanya İşgücü Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü'nden (IAB) iş gücü piyasası uzmanı Enzo Weber'e göre, bu korkular kısmen abartılı. DW'ye konuşan Weber, YZ'deki gelişmelerin aynı zamanda ekonomik açıdan birçok fırsat sunduğunu ve bu teknolojinin çalışanlara zarar vermekten çok yardımcı olacağı görüşünü dile getiriyor: "Yapay zekâ, işleri kökten ortadan kaldırmaz, esas olarak dönüştürür. YZ'nin çoğu durumda çalışanlara, yeni görevler geliştirmelerinde ve mevcut görevlerini daha iyi yerine getirmelerinde yardımcı oluyor."
Harvard Üniversitesi'nden ekonomistler David Deming, Christopher Ong ve Lawrence H. Summers tarafından geçen Ocak ayında yayımlanan bir başka çalışma da benzer görüşleri ortaya koyuyor. Çalışmada, belirli görevlerin otomasyonunun "mutlaka istihdamı azaltmadığı," hatta bazı sektörlerde "istihdam artışına yol açabileceği" ifade ediliyor.
Araştırmacılar, daha önce yorucu olan bir işin otomasyon sayesinde daha verimli hâle gelmesiyle çalışanların genel üretkenliğinin artabileceğini, bunun da işlerinin bir kısmını makineler devralsa bile, çalışanların performanslarını olumlu etkileyebileceğini belirtiyor. Etkilerin büyük ve uzun vadeli olacağına dikkat çekilen çalışmada, "Tarih bize gösteriyor ki YZ, iş gücü piyasasını devrim niteliğinde değiştirirse bile, bu değişim onlarca yıla yayılacaktır" deniyor.
Yeni koşullara uyum sağlamak
Yapay zekâ, hâlâ gelişiminin erken aşamalarında. Bu nedenle küresel iş gücü üzerindeki uzun vadeli etkileri tam olarak bilinmiyor. Üstelik halihazırdaki birçok yapay zekâ aracının etkinliği, bu araçların iş akışlarına ne kadar iyi entegre edildiğine ve çalışanların bu teknolojiyi kullanmaya ne kadar hazır ve istekli olduğuna bağlı.
Çalışanlar, işlerini kaybetme korkusuyla yapay zekâyı kullanmaktan tümüyle kaçınırsa, bu teknolojinin vadettiği verimlilik artışı engelleyebilir. Bu da çalışanların aleyhine olabilir. Enzo Weber, şirketler ve çalışanlara bu yeni teknolojik ortamda değişime uyum sağlamaları ve fırsatları değerlendirmeleri çağrısında bulunuyor.
IAB uzmanı Weber'e göre YZ bir "oyun değiştirici" (game changer): "Bu teknoloji büyük fırsatlar barındırıyor, ama bu fırsatların da değerlendirilmesi gerekiyor. Çalışanların kendini geliştirmesi ve sürekli eğitim alması yalnızca ayakta kalmak için değil, bu dönüşümde öncü olmak için de şart."