Yapay zeka cebimizde: Korkmalı mı yoksa sevinmeli mi?
13 Haziran 2024ABD'li teknoloji şirketi Apple, Pazartesi günü online olarak düzenlenen Dünya Geliştiriciler Koneferansı'nda (WWDC 2024) uzun zamandır beklenen yapay zeka hamlesini duyurdu. Yapay zeka pazarının hakimi olan OpenAI şirketi ile işbirliği yaptığını açıklayan Apple, akıllı kişisel asistan Siri'nin artık yapay zeka sohbet robotu ChatGPT ile birlikte çalışacağını açıkladı.
Yeni özelliğini, yapay zeka kavramının İngilizcesi "Artificial Intelligence" ile kelime oyunu yaparak "Apple Intelligence" (Apple Zeka) ismiyle tanıtan Apple, bu yeniliği IOS 18 güncellemesiyle birlikte hayata geçirecek. Ancak bu güncelleme yalnızca iPhone'un 15 modeli ve M1 çipe sahip MacBook ve iPad'lerde yapılabilecek. Şirket, kişisel verilerin korunması amacıyla yapay zeka ile elde edilen bilgilerin sadece cihaz üzerine işleneceğini, verilerin sunucularda saklanmayacağını ve Apple'ın bu verilere ulaşamayacağını söylüyor.
Uzmanlar, yapay zekanın cep telefonlarına entegre edilmesinin internetin bulunuşundan sonraki en büyük teknolojik devrim olduğu görüşünde. Ancak pek çok uzman, yapay zekanın yaratacağı toplumsal sonuçların öngörülemez olmasından endişeli. Yapay zekaya temkinli yaklaşan uzmanların bir diğer önemli argümanı da veri gizliliği konusundaki şüpheler.
Apple, güvenlik zaafiyetine karşı önlemler aldığını söylese de aralarında Tesla'nın sahibi Elon Musk'ın da bulunduğu büyük bir kesim bunları yetersiz buluyor. Musk, sahibi olduğu sosyal medya plaftormu X'ten yaptığı açıklamada, "Apple, OpenAI'yi işletim sistemi düzeyinde entegre ederse şirketlerimde Apple cihazlar yasaklanacak. Bu kabul edilemez bir güvenlik ihlali" dedi.
Peki kaygılara da neden olan bu teknoloji ile tam olarak neler yapılabilecek? Hayatımızda ne gibi değişikliklere yol açacak? Ve tüm bunlar hangi riskleri beraberinde getirecek?
Cep telefonlarındaki yapay zeka hayatımızda neleri değiştirecek?
Teknoloji yazarı Erdi Özüağ, cep telefonlarına entegre edilecek yapay zekanın saniyeler içerisinde bir web sitesinin özetini çıkartabileceğini, önemli yerlerin altını çizebileceğini ve ses kayıtlarını metne dökebileceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Ayrıca yaptığınız telefon görüşmesindeki önemli detayları, hatırlatma notu olarak kaydedebilir, gerçek zamanlı çeviri yapabilirsiniz. Yani siz Türkçe, karşınızdaki kişi de İspanyolca konuşsa bile siz Türkçe, karşı taraf da sizi İspanyolca olarak dinleyebilir."
Özüağ, yapay zekanın yapacaklarının sadece metinden ibaret olmadığını ekliyor. Özüağ, "teknolojik rönesans" benzetmesini yaptığı böylece fotoğraf ve videoların da çok kolay bir şekilde düzenlenebileceğini, örneğin "Sadece kırmızı tişörtlü kadının güldüğü videoları getir" dediğimizde bu komuta uygun videoların önümüze düşeceğini söylüyor.
Teknoloji yazarı Ahmet Can Şit ise yapay zeka ile birlikte pek çok angarya işin artık hayatımızda olmayacağının altını çiziyor. Yapay zekanın farklı uygulamalarda bizi takip edebildiğini ve koordinasyon kurabildiğini söyleyerek şu örneği veriyor:
"Örneğin mailleşmemizde bir restorana gitmek istediğimizi söylüyoruz, tarihi ve saati belli. Yapay zeka 'Restorana rezervasyon yapayım mı?' ya da 'Taksi çağırayım mı?' diye soracak. Artık başka bir uygulamadan diğerine geçip rezervasyon yaptırmakla uğraşmayacağız."
Teknoloji şirketleri arasında yapay zeka ile kullanıcılara sağlanacak kolaylıklar konusunda büyük rekabet yaşanıyor. 2023 yılında yapay zekaya toplam 200 milyar dolarlık yatırım yapıldığını aktaran Şit, daha önce Samsung'un da yapay zekayı telefonlara soktuğuna ve bu alanda önemli yatırımlar yaptığına dikkat çekiyor. Şit, rekabetin yapay zekanın günlük hayatımızda yaygınlaşmasını hızlandıracağı kanaatinde.
Şit'e göre bundan 10 sene sonra yapay zekanın bizim için yazı yazma uygulaması Word kadar sıradan bir uygulamaya dönüşecek:
"Okul hayatı değişecek, iş hayatı değişecek, hukuk buna göre adapte olacak. Artık her şeyi Google'a sormak yerine üretken yapay zekaya soracağız."
Yapay zekarının yarattığı tehlikeler neler?
Peki yapay zekanın bu kadar hızlı gelişmesinin yarattığı tehlikeler neler? Elon Musk'ın bahsettiği güvenlik zaafının arka planında ne var?
"50 Soruda Yapay Zeka" kitabının yazarı Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Say, yapay zekanın son 3-4 senede gelişen çok yeni bir teknoloji olduğunu ve bu kadar hızlı bir şekilde cep telefonlarına gelmesinin tüm uzmanları şaşırttığını belirtiyor.
Open AI'nin üretken yapay zekayı genel kullanıma açmasının diğer şirketlerde bir baskı oluşturduğunu belirten Say, Apple'ın güvenlik altyapısını önemsediğini de sözlerine ekliyor. Ancak Say'a göre yapay zekanın en büyük riski yanlış bir bilgiyi gerçekçi bir şekilde sunabiliyor olması:
"Yapay zekanın dili çok iyi, müthiş bir İngilizce konuşuyor. Her şeyi biliyor. Ama aralarında hiç olmayan bilgiler de yer alabiliyor ve bununla ilgili hiçbir uyarı yapılmıyor."
İnsanların eskiden bir şey aradığında Google'a yazdığını, aradığı bilgiye ulaşamasa bile gerçekten var olan sitelerle karşılaştığını anlatan Say, yapay zekanın ise anonim, güvenilir bilgi kaynaklarından almadığı bilgileri kullanıcıya sunduğuna işaret ediyor. Bu soruna herhangi bir çözüm bulunamadığını belirten Say, "Yıllardır büyük şirketlerin çekincesi buydu. Fantastik derecede fazla bilgiye, müthiş bir gramer bilgisine, ses tınısına sahip olan yapay zeka araya yalan bilgiler sokabiliyor" diyor.
Open AI'nin, "Bu sistemin verileri yanlış olabilir" şeklindeki küçük uyarı ile genel kullanıma açıldığını belirten Say, pek çok insanın bu yazıyı görmediğini ve yapay zekanın söylediklerini kayıtsız şartsız kabul ettiğini vurguluyor.
Yapay zekanın risklerinden bir diğeri de sosyal medya aracılığıyla insanları manipüle etmenin kolaylaşması. Yapay zekanın kötüye kullanımına yönelik herhangi bir önlem alınmadığını belirten Say, "Oturduğumuz yerden yüzlerce sosyal medya hesabı açtırıp, benzer ama farklı ve orijinal politik görüşten fikirler yazdırabilirsiniz. İnsanlar, 'Aa bu konuda halk çok hassas, ne çok insan böyle düşünüyormuş' diye yanlış bir kanaate kapılabilir" diye konuşuyor. Yapay zekanın dolandırıcılığı çok kolaylaştırdığını anlatan Say, bu teknolojinin hukuki olarak da pek çok çelişkiye gebe olduğunu belirterek Kore'den bir örnek veriyor:
"Kore'de yaşlılar yalnızlıktan yapay zeka ile sohbet etmeye başlamış durumda. Bir yaşlı yapay zekaya 'Ben artık 80'i geçtim, sence ne yapmalıyım?' diye sormuş. Yapay zeka da 'Artık ölmen lazım' diye yanıtlamış. Yani yapay zeka o kişiye intihar etmesini öneriyor. Eğer o kişi gerçekten intihar ederse bu durumda hukuken kim suçlu olacak?"
Türkiye'de kapsamlı bir rapor yayımlandı
Say'ın dikkat çektiği yapay zekâ ile ilgili hukuki ve etik tartışmalar hem dünyada hem de Türkiye'de tartışılıyor. Türkiye'de yapay zekâ farkındalığını artırmak ve ekosistemi geliştirmek amacıyla kurulan Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) son olarak bu konuya ilişkin Yapay Zeka Etik İlkeleri ve Hukuki Düzenlemeler Raporu yayımladı.
Rapor, Avrupa Birliği'nin yapay zeka ile ilgili düzenlemesinde değinilen güvenilir ve etik bir yapay zekâ kullanımı için gerekli olan "insan kontrolü ve gözetimi", "teknik sağlamlık ve güvenlik", "gizlilik ve veri yönetişimi", "şeffaflık", "çeşitlilik, ayrımcılık yapmama ve adalet", toplumsal ve çevresel refah", "hesap verebilirlik" olmak üzere yedi ilkenin altını çiziyor. Hukuk fakültelerinden akademisyenlerin, yapay zeka laboratuvarlarının ve TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi'nden araştırmacıların katkısıyla hazırlanan rapor şimdiye kadar Türkiye'de yapılmış en kapsamlı yapay zeka raporu olma özelliği taşıyor.