1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeşiller ve Sol Parti'nin yüzü güldü

Peter Meier-Hüsing/DW14 Mayıs 2007

Almanya Bremen’deki eyalet parlamentosu seçimleri, Berlin’deki büyük koalisyon hükümetini oluşturan Sosyal Demokrat ve Hıristiyan Birlik partileri açısından prova niteliğindeydi. Sosyal Demokrat Parti yine sandıktan birinci olarak çıktı, ancak Bremen’de 12 yıldır iktidarı paylaşan büyük kitle partileri toplam 10 puan oy kaybetti, buna karşılık Yeşiller ve Sol Parti oylarını artırdı.

Bremen Belediye Başkanı Böhrnsen, Sosyal Demokrat Parti'nin seçim sonucundan memnun.
Bremen Belediye Başkanı Böhrnsen, Sosyal Demokrat Parti'nin seçim sonucundan memnun.Fotoğraf: AP

16 Alman eyaletinin en küçüğü olan Bremen’de, Sosyal Demokrat Parti (SPD) Pazar günü yapılan seçimde de yüzde 37,6’lık oy oranıyla birinci parti oldu. 12 yıldır Bremen eyalet hükümetinin küçük ortağı olan Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ise yılın tek eyalet seçiminde yüzde 25,5 oranında oy topladı.

Seçime katılma oranının yüzde 58’de kaldığı Bremen’de, kente hükümet eden Belediye Başkanı, Sosyal Demokrat Partili Jens Böhrnsen, Hıristiyan Demokrat Birlik ve Yeşiller ile yapacağı görüşmelerin ardından bu iki partiden hangisiyle koalisyon hükümeti kuracaklarına karar verecek.

Hıristiyan Birlikli siyasetçiden suçlama

Seçim sonrasındaki ilk tepkisinde en güçlü siyasi parti kalma hedeflerine ulaşmaktan duydukları memnuniyeti dile getiren sosyal demokrat Eyalet Başbakanı Böhrnsen, “Berlin’deki federal hükümet koalisyonunun, Sosyal Demokrat ve Hıristiyan Demokrat Birlik partilerden oluşmasının rol oynamayacağını” vurguladı.

Sosyal Demokrat Parti, Bremen eyalet parlamentosu seçiminde beş puanlık oy kaybına uğrarken koalisyon ortağı Hıristiyan Demokratların oylarında da dört puanın üzerinde gerileme kaydedildi.

Hıristiyan Demokrat Birlik Bremen Eyalet Başkanı Thomas Röwekamp oy kaybından sosyal demokratları sorumlu tuttu. Hıristiyan Demokrat Birlikli politikacı 12 yıldır başarılı bir iş birliği yaptıkları Sosyal Demokrat Parti’nin seçimden önce koalisyonu sürdürmekte kararlı olduğunu açıklamaya yanaşmamasının partisine zarar verdiğini öne sürdü.

Sol Parti ilk defa mecliste

Bremen seçiminin ilginç sonuçları ise Yeşiller ve Sol Parti’in büyük çıkış göstermeleriydi. 16 eyaletin hiçbirinde iktidarda bulunmayan Yeşiller/Birlik 90, Bremen eyalet seçimlerinde tarihindeki en parlak başarısına ulaştı. Yeşiller, Bremen seçiminde yüzde 16’lık oy oranıyla rekor kırdıktan sonra koalisyon ortaklığına yeniden aday oldu.

Sol Parti yüzde 9’a yaklaşan oy oranıyla ilk kez bir batı Alman eyalet parlamentosuna milletvekili göndermeyi başarırken, Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oy oranı yüzde 5,5’te kaldı.

SPD eyalet meclisinde 33, CDU 23, Yeşiller 14, Sol Parti 7, FDP 5 milletvekilliği kazandı. Sadece Bremerhaven seçim bölgesinde oy barajını aşmayı başaran aşırı sağcı Alman Halk Birliği (DVU) de meclise bir milletvekili soktu.

Dört Türkiye kökenli milletvekili

Seçimlerde dört Türkiyee kökenli milletvekili adayı da eyalet meclisine girmeyi başardı. SPD'den Mustafa Güngör ve Emin Şükrü Şenkal, Birlik 90/Yeşiller Partisi'nden Mustafa Kemal Öztürk ve Sol Parti'den Şirvan Çakıcı eyalet milletvekili oldu.

Güngör, seçimlerden birinci parti olarak çıkma hedeflerine ulaştıklarını belirterek, ''Öncelikle, demokrasinin temel unsuru olan seçim hakkını kullanmak gerekiyor. Bunu insanlara daha iyi bir şekilde anlatmalıyız. Ümit ediyorum ki, gelecekte siyaseti halkımıza daha iyi anlattığımız takdirde bu oranda da yükselme görülecektir. Özellikle aşırı sağ partilerin meclise girememesi için bu önemli'' dedi.

Mustafa Kemal Öztürk ise 2011 yılından itibaren en az son sekiz yılda Bremen'de yaşayan göçmenler için seçilme hakkı verilmesinin, partisinin hassasiyetle üzerinde durduğu bir konu olduğunu, sadece ortak noktalarda birleşebilecekleri bir partiyle koalisyona gidebileceklerini söyledi.

Sol Parti'den Çakıcı da, seçimde başarıyı yakalayabilmek için çok çalıştıklarını, bu nedenle sonucun kendileri için sürpriz olmadığını, Bremen'de hedeflerinin, parti programlarının yanı sıra ayrımcılık yapmadan göçmen politikasına ağırlık vermek olduğunu ifade etti.