1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yedi soruda deli dana hastalığı ile ilgili merak edilenler

31 Ekim 2025

Ankara ve Bolu'da iki şüpheli vaka, Türkiye'de deli dana hastalığı riski olup olmadığını tartışmaya açtı. Bu hastalık nedir, belirtileri nelerdir ve tedavisi nasıldır? Yedi soruda derledik.

Kara koyunların arasında turuncu renkteki bir inek
Hastalık büyük baş hayvanlardan insanlara bulaşıyorFotoğraf: David Cheskin/dpa/picture-alliance

Türkiye'de halk arasında "deli dana hastalığı" olarak bilinen variant Creutzfeldt-Jakob hastalığına (vCJD) dair haberler gündemde.

Ankara ve Bolu'da iki ayrı hastada söz konusu hastalık şüphesinin değerlendirilmekte olduğu yönünde bilgiler basına yansıdı. Ankara ve Bolu'da iki farklı hastada bu olasılık değerlendiriliyor. Süreç, klinik izlem ve laboratuvar incelemeleriyle ilerliyor.

Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Ankara Bilkent Şehir Hastanesi, şüpheli hasta için yapılan nörolojik değerlendirmelerde Creutzfeldt-Jakob hastalığına işaret eden net bir klinik tablo saptanmadığını, tetkiklerin sürdüğünü açıkladı.

Bolu'da ise İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatan bir hastadan alınan beyin-omurilik sıvısının İstanbul'da incelendiği ve variant Creutzfeldt-Jakob hastalığı lehine bulgu saptandığı yönünde haberler yayıldı. Hastanın klinik kötüleşme nedeniyle yoğun bakıma naklinin planlandığı aktarıldı.

Uzmanlara göre beyin-omurilik sıvısında raporlanan bulgu, patolojik doğrulama yapılmadan "kesin tanı" kabul edilmiyor. Bu nedenle her iki vakada da değerlendirmelerin tamamlanması bekleniyor.

Deli dana hastalığı nedir?

Halk arasında "deli dana hastalığı" olarak bilinen tablonun tıbbi adı variant Creutzfeldt-Jakob hastalığı.

Hastalık, prion adı verilen ve normal yapısı bozulmuş proteinlerin beyinde birikmesiyle ortaya çıkıyor. Bu anormal proteinler sinir hücrelerine zarar vererek ilerleyici ve geri dönüşü olmayan beyin dokusu kaybına yol açıyor.

Creutzfeldt-Jacob hastalığı, 1990'lı yıllarda Birleşik Krallık'taki bazı insanlar hastalığın hayvanlarda görülen varyantına sahip olan sığırların etini yedikten sonra hastalığın bir tipi olan variant CJD'yi geliştirdiklerinde dikkatleri üzerine çekti.

Deli dana hastalığı ilk kez 90'lı yıllarda ortaya çıkmıştıFotoğraf: Yuri Arcurs/Zoonar II/IMAGO

Variant formun, geçmişte sığırlarda görülen bovin süngerimsi beyin hastalığı (BSM) ile gıda zinciri üzerinden ilişkilendirildiği biliniyor. Buna karşılık sporadik Creutzfeldt-Jakob hastalığı çoğunlukla ileri yaşlarda kendiliğinden ortaya çıkıyor ve "deli dana" ile bağlantılı değil.

Hastanelerin ilk değerlendirmelerde "Creutzfeldt-Jakob hastalığı şüphesi" ifadesini kullanması, bu iki formun klinik ve laboratuvar incelemeler ilerledikçe birbirinden ayrılmasından kaynaklanıyor.

Deli dana hastalığının belirtileri neler?

Uzmanlara göre hastalık başlangıçta davranış ve ruh halinde değişiklikler, hafıza ve dikkat sorunları, uyku düzensizlikleri ve genel halsizlik gibi belirsiz yakınmalarla başlayabilir.

Seyir ilerledikçe denge bozukluğu, yürümede zorlanma, konuşma ve yutma güçlüğü, kas kasılmaları, görme problemleri ve bilişsel gerileme belirginleşir. Bazı variant Creutzfeldt-Jakob hastalığı vakalarında psikiyatrik belirtiler erken dönemde daha baskın olabilir.

Ciddi bir hastalık olmasına rağmen Creutzfeldt-Jacob hastalığı yaygın değil. Variant CJD ise hastalığın en az görülen formu. Uzun bir kuluçka dönemine sahip bu hastalığın belirtilerinin ortaya çıkması 40 yılı bulabilir.

Hastalık insandan insana geçiyor mu?

Uzmanlara göre bu hastalık günlük hayatta insandan insana bulaşmıyor. Aynı ortamda bulunmak, tokalaşmak, konuşmak ya da yakın sosyal temasla geçiş beklenmiyor; bu nedenle aile, okul veya işyeri gibi ortamlarda rutin temaslar bulaş açısından risk olarak görülmüyor.

Tıp tarihinde istisnai olarak, geçmiş yıllarda bazı tıbbi işlemlerle ilişkili bulaş vakaları bildirilmişti; günümüzde hastanelerde uygulanan özel sterilizasyon kuralları ve malzeme güvenliği nedeniyle bu yolların riski çok düşük kabul ediliyor. Variant form özelinde, yıllar önce bazı ülkelerde kan nakliyle ilişkili az sayıda olası aktarım raporlanmış ve kan hizmetlerinde ek önlemler devreye alınmıştı. Bu örnekler istisna olarak değerlendiriliyor ve günlük yaşamda "kişiden kişiye bulaş" anlamına gelmiyor.

Gıda güvenliğiyle ilişkisi nedir?

Risk, sığır kaynaklı dokularda bulunan anormal prionların insan beslenme zincirine girmesiyle ilişkilendiriliyor.

Bu nedenle birçok ülkede riskli kabul edilen beyin, omurilik ve belirli organların gıdadan çıkarılması; hayvansal yemlere yönelik yasaklar ve kesimhane denetimleri uzun süredir yürürlükte.

Hastalık besin zinciri ile bulaşıyor Fotoğraf: Rainer Hackenberg/picture alliance

Uzmanlar, gıda güvenliği önlemlerinin sürdürülmesinin toplumsal riskin düşük kalması için belirleyici olduğunu vurguluyor.

Tedavisi var mı?

Hastalığın bugün için kanıtlanmış bir tedavisi bulunmuyor. Tıbbi yaklaşım, belirtilerin hafifletilmesi, hasta güvenliğinin sağlanması ve yaşam kalitesinin korunmasına yönelik destekleyici bakım yöntemlerine dayanıyor.

Klinik izlem çoğunlukla nöroloji, fizik tedavi, beslenme ve solunum desteğinin birlikte yürütüldüğü çok disiplinli bir süreci gerektiriyor.

Türkiye'de daha önce gündeme gelmiş miydi?

Variant Creutzfeldt-Jakob hastalığı Türkiye'de geçmişte zaman zaman kamuoyunun gündemine geldi. 2000'li yılların başında Avrupa'daki kriz sonrasında et ithalatı ve yem kontrolüne ilişkin düzenlemeler sıkılaştırıldı. Resmi kurumlar farklı dönemlerde Türkiye'de doğrulanmış yerli bir BSM hastalığı vakası bulunmadığı yönünde açıklamalar yaptı. AB Bilimsel Yönlendirme Komitesi'nin 2002 tarihli coğrafi BSE riski değerlendirmesi, Türkiye'yi "muhtemel ama doğrulanmamış risk" kategorisinde sınıflandırıyor.

Tıbbi yayınlarda ise 2011 yılında Türkiye'den "muhtemel variant Creutzfeldt-Jakob hastalığı" olarak bildirilen bir olgu yer alıyor; patolojik doğrulama yapılmadığı için kesin tanı sınıfına girmedi.

Şu anda tablo ne?

Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Türkiye'de doğrulanmış bir variant Creutzfeldt-Jakob hastalığı salgını ya da vaka kümesi bulunmuyor. Ankara ve Bolu'daki iki hastada tanısal süreç sürüyor.

Uzmanlar, önümüzdeki dönemde ileri laboratuvar analizleri, klinik izlem bulguları ve ilgili kurumların yapacağı resmi bilgilendirmelerin tabloyu netleştireceğini; bu süreçte panik yerine şeffaf bilgi akışının önem taşıdığını belirtiyor.