1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni yılda Türkiye'yi bekleyen fırsatlar ve riskler

28 Aralık 2024

2024 Suriye'deki gelişmeler nedeniyle hızlı biterken 2025 Türkiye'ye dış politikada neler getirecek? Suriye'den ABD'ye dış politikada hangi başlıklar gündemde olacak?

Erdoğan ve Trump
2025 yılında Türkiye'nin dış politikası açısından önemli gelişmelerden biri ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın göreve başlaması olacak. Trump ilk görev döneminde Erdoğan'ı Beyaz Saray'da ağırlamıştı. (Arşiv fotoğrafı, 13 Kasım 2019)Fotoğraf: Alex Wong/Getty Images

Türkiye, Suriye'de hızlı seyreden gelişmeler nedeniyle 2024'ün son haftalarını dış politika açısından baş döndürücü bir hızda tamamlarken, 2025'in ilk aylarına yine Suriye'deki sürecin yanı sıra ABD Başkanı Donald Trump'ın gelişi damga vuracak.

Suriye'de sürdürülebilir bir istikrar ve yeniden inşa için yeni yönetime destek olacağını açıklayarak büyük bir sorumluluğun altına giren Türkiye, yeni yılda sınırlarındaki ve Ortadoğu'daki gelişmelerin yanı sıra diğer bölgelerdeki önemli dış politika olayları nedeniyle de sınamalara girebilir.

2025'te Türk dış politikasını riskler ve fırsatların beklediği bazı önemli dış politika başlıklarını derledik.

2025'te Suriye: Kargaşa mı yeniden inşa mı?

Suriye'deki gelişmeler ve bölgeye yansımalarının Türkiye için 2025'te hem fırsatlar hem de riskler ve sınamalarla dolu bir gündem getirmesi bekleniyor. 

Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'de yeni yönetimi farklı etnik ve mezhepsel kesimleri bir araya getirmenin yanı sıra tek bir ordunun kurularak tüm grupların silahlarını bırakması, kapsayıcı bir hükümet oluşumu ve anayasa yapımı konusunda zorlu bir süreç bekliyor. Bu süreç ve Suriye'de istikrar sağlanması sadece Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğini değil aynı zamanda kabinesine çok sayıda Türkiye'ye yakın ismi de alan yeni yönetime destek olacağını açıklayan Ankara'yı da yakından ilgilendiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Mısır dönüşü uçakta "Onlara devlet yapılanmasının nasıl olması gerektiği hususunda yardımcı olmaya çalışacağız. Bizim tecrübelerimiz oraya nasıl aktarılabilir, yeni bir toplumsal sözleşme çerçevesinde bir devlet nasıl ayağa kaldırılabilir, bu konularda Suriye yönetimine yardım edeceğiz" ifadelerini kullanmıştı.

Aralık ayının son haftasında Suriye'de Alevilerin yoğun yaşadığı Humus, Lazkiye ve Tartus kentlerinde can kayıplarının da yaşandığı protesto eylemleri, ülkede kalıcı istikrar sağlamanın Şam'ı ele geçirmek kadar hızlı olmayacağını gösteriyor.

MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Şam'ı ziyaret ederek HTŞ yönetimine destek açıklarken, yeni yılda bakanların gidişlerinin ve temasların sıklaşması, Erdoğan'ın da uzun bir aranın ardından Suriye'yi ziyaret etmesi planlanıyor. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçen hafta sonu Şam'ı ziyaret ederek HTŞ lideri Ahmed eş-Şara ile görüştü. Fotoğraf: Murat Gok/Anadolu/picture alliance

Suriye ile ilgili bu yıldan gelecek yıla sarkacak bir diğer önemli başlık ise ülkenin kuzeydoğusundaki gelişmeler olacak.

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin destek verdiği Suriye Milli Ordusu (SMO) ile omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında çatışma olup olmayacağı, Türkiye'nin ABD ile müzakerelerin nihai sonucunun ne olacağı, SMO'nun Ayn El-Arab, Rakka ve Haseke gibi kentlere ilerleyip ilerlemeyeceği, YPG'nin silah bırakıp bırakmayacağı ve Suriye ordusuna dahil olup olmayacağı, SDG gözetimindeki IŞİD kamplarının durumu, Süleyman Şah türbesinin eski yerine ne zaman döneceği gibi çok sayıda sorunun yanıtı 2025'i bekliyor.

ABD ve Batı ülkeleri tarafından "terör örgütü listesinden" çıkarılmak istenen HTŞ'nin Kürt gruplarla ilişkisini nasıl kuracağı da Ankara'nın yakın takibinde olacak.

Bunlara ek olarak Suriyeli sığınmacıların geri dönüş süreci de yeni yılda yakından takip edilecek bir diğer konu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler TBMM'deki bütçe görüşmelerinde Suriyelilerin geri dönüşü için iki aşamalı bir plan öngörüldüğünü söyleyerek, ilk etapta İdlib çevresinde kalan Suriyelilerin dönüşlerinin organize edileceğini; ardından ise Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin dönüşleri için çalışmalar yapılacağını kaydetmişti.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 24 Aralık'ta yaptığı açıklamada Türkiye'de geçici koruma altında Suriyeli sayısının 2 milyon 920 bin 119 olduğunu söyleyerek, 2017'den bu yana 763 bin 443'ünün geri dönüş yaptığını açıkladı. Son 15 günde ise Suriye'ye dönenlerin sayısının 25 bini geçtiğini belirten Yerlikaya, günlük dönüş sayısının 7 kat arttığına dikkati çekti.

Suriyeliler geri dönmek için ne istiyor?

04:19

This browser does not support the video element.

Öte yandan Suriye'de kalıcı bir istikrar sağlanamaması durumunda yeni bir göç dalgasının gerçekleşmesi ihtimali de hem Türkiye'yi hem de Avrupa Birliği'ni (AB) endişelendiren bir nokta. Bu nedenle istikrarın sağlanması için HTŞ yönetimine desteğin sürmesi bekleniyor. 

Trump ile yeni bir başlangıç mı?

Yeni yılda pek çok gelişmeye gebe olabilecek bir diğer önemli dış politika alanı Türkiye-ABD ilişkileri ve tüm dünyanın "kemerlerini bağlayarak" beklediği Trump'ın gelişi olacak.

Trump'ın 20 Ocak'ta yemin ederek görevine başlamasıyla birlikte başta Suriye olmak üzere Türkiye'yi de yakından ilgilendiren Ortadoğu ve İsrail, NATO ile ilişkiler, ABD-AB ilişkileri, Ukrayna savaşı, Çin ve İran'a yönelik tutumlar gibi pek çok farklı alanda radikal değişimlerin olma beklentisi yüksek.

ABD'nin şu anda Suriye'de bulundurduğu 2 bin kadar askeri geri çekip çekmeyeceği özellikle Ankara tarafından merakla beklenirken, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda olası bir askeri operasyonu ise iki ülke ilişkilerini yeniden gerebilir. 

Bu arada Trump'ın vaat ettiği gibi Gazze'de ve Ukrayna'da savaşları bitirip bitiremeyeceği ve bunu hangi koşullarla yapacağı Türkiye için de önem taşıyor. Türkiye Gazze ve Ukrayna'da barışın sağlanmasında etkin rol alma isteğini daha önce açıklamıştı.

Trump ile Erdoğan arasında kurulan inişli çıkışlı ama aynı zamanda yakın ilişkinin yeni dönemde nasıl seyredeceği de mercek altına alınırken, bu kapsamda Erdoğan'a Joe Biden döneminde açılmayan Beyaz Saray kapılarının 2025'te açılmasına muhtemel gözle bakılıyor.

Bunlara ek olarak iki ülke ilişkilerinde hala çözüm bekleyen S-400 hava savunma sistemiyle ilgili sorun, F-16'ların temin süreci ve F-35 programına dair muhtemel gelişmeler de iki ülke yetkililerinin masasında olacak.

Ortadoğu'da yeni denklemler mümkün mü?

Rusya ve İran'ın desteğiyle uzun yıllar ayakta kalmayı başaran Esad rejiminin 12 gün gibi kısa bir sürede düşmesinin etkileri sadece Türkiye'de değil tüm Ortadoğu'da hissedilirken, 2011'de Arap Baharı nedeniyle ilişkilerin gerginleştiği ülkelerle yeni sınamalar gündeme gelebilir.

Erdoğan, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi ortak zirvesine katılmıştı. Fotoğraf: ANKA

2010 yılının Aralık ayında Tunus'ta başlayan ve 2011'de ardı ardına Suriye dahil birçok Arap ülkesinde halk ayaklanmalarına ve protestolara yol açan Arap Baharı; Türkiye'nin Katar ile yakınlaşmasında, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile arasının açılmasında önemli faktör olmuştu. Diplomatik gözlemcilere göre Esad rejiminin devrilmesi bu ülkeler için yeni bir rahatsızlık unsuru olarak öne çıkarken, Türkiye'nin 2020'den sonra bölgede uygulamaya başladığı ilişkileri onarma girişiminin tersine dönüp dönmeyeceği de yakından takip ediliyor.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın D-8 zirvesi için Mısır'a hareket etmeden önce yıllar sonra ilk kez yeniden "Rabia" selamı vermesi dikkatlerden kaçmadı.

Dışişleri Bakanı Fidan ise yılın son günlerinde 2011 Arap Baharı'na sıcak bakmayan, hatta eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı düzenlenen darbenin arkasındaki güç olarak gösterilen Birleşik Arap Emirlikleri'ne önemli bir ziyaret yaptı. Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan tarafından kabul edilen Fidan diplomatik kaynaklara göre bölgede istikrarın tesisini ele aldı ve görüşmede "Suriye'nin istikrarı, egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunması konusundaki ortak tutum" teyit edildi.

Bu arada Türk dış politikasını Ortadoğu açısından 2025'te meşgul edecek bir diğer önemli başlık ise İsrail ve Gazze olacak. Gazze'nin geleceği belirsizliğini korurken, ateşkes çabalarının 2025'te meyve verip vermeyeceği, İsrail'in Suriye'ye de genişlettiği işgal girişimlerini sürdürüp sürdürmeyeceği ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin seyri önemli başlıklardan olacak.

2025'te Türkiye'nin İran ile ilişkilerinin nasıl seyredeceği, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail'in Suriye'nin ardından İran'a yönelip yönelmeyeceği gündemdeki önemli konular arasında yer alacak. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde Suriye'deki etkisini kaybeden İran'a karşı bu ülkedeki Şii nüfuzunu sınırlamak ve Sünni nüfusla ilişkilerini güçlendirmek için yeni adımlar atması da söz konusu olabilir.

Öte yandan her ne kadar birliklerini Suriye'den çekmiş olsa da İran'ın pek çok açıdan Suriye'de hâlâ etkili olabileceğini düşünen uzmanlara göre Tahran'ın Suriye'deki yeniden inşa sürecine "bozucu" etkide bulunmaya çalışması da yüksek olasılık.

Rusya ile ilişkiler nasıl olacak?

Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya ile ekonomik, askeri ve diplomatik alanlarda denge arayışına giren NATO üyesi Türkiye'nin Suriye'deki etkisini kaybeden Rusya ile ilişkilerini yeni dönemde hangi çerçevede sürdüreceği 2025'in en önemli dış politika başlıklarından biri olacak.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler de 2025'in önemli gündem başlıkları arasında. Fotoğraf: Alexander Zemlianichenko/AP/picture alliance

Ukrayna'da savaşın bitip bitmeyeceği, olası barış müzakereleri ve Türkiye'nin alabileceği rol sıkça konuşulan hususlardan olurken, Suriye açısından eli rahatlayan Ankara'nın artık Moskova'ya karşı daha farklı bir duruş sergileyip sergilemeyeceğini 2025 gösterecek.

Rusya'nın Suriye'deki teçhizat ve bazı birliklerini Türkiye'nin de etkin olduğu Libya'ya kaydırdığı haberleri uluslararası basına yansırken, Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe Suriye'den herhangi bir Rus kuvvetinin ülkesine gelmesinin kabul edilemez olduğunu açıklaması yeni yılda da gözleri Libya'ya çevirebilir.

Türkiye-Rusya ilişkilerinin önemli bir parçası olan enerji alanındaki iş birliği yeni yılda da devam edeceği tahmin ediliyor. 2024'ün sonlarında Türkiye'nin Rus şirketi Gazprom'dan gaz ithalatı için ABD yaptırımlarından muafiyet sağlaması Ankara için rahatlatıcı etken oldu. Bu arada daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dile getirdiği Türkiye'nin enerji hub'ı olma projesi de Suriye'de Esad'ın gitmesi ile yeni bir boyut kazanabilir.

Bu arada 2025 yılının en merak edilen dış politika konularından birisi de Türkiye'nin Rusya ve Çin'in öncülüğünü yaptığı BRICS'e üyelik arzusunda bir gelişme görülüp görülmeyeceği olacak.

AB ile ilişkiler iyiye gider mi?

Tam üyelik süreci uzun süredir buzdolabında olan Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri özellikle Suriye'deki gelişmelerle yeniden hareketlenirken, bu yeni ivmenin Ankara'ya sığınmacılar için verilen fonlardan başka yarar sağlayıp sağlamayacağı 2025'te önemli bir başlık olacak.

Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi sonrasında AB Komisyonu Başkanı von der Leyen Ankara'yı ziyaret etti. Fotoğraf: ANKA

AB Komisyonu Başkanı olarak ikinci dönemine yeni başlayan Ursula von der Leyen Esad rejiminin yıkılmasından kısa bir süre sonra Ankara'ya gelerek Erdoğan ile bir araya gelmiş ve Türkiye'ye 2024 için 1 milyar euro daha ek fon ayırdıklarını açıklamıştı.

Ancak Türkiye'nin uzun yıllardır üstünde durduğu Gümrük Birliği güncellemesi, vize sıkıntılarının aşılması ve önüne üyelik süreci ile ilgili net bir perspektif konulması ile ilgili ilerleme olup olmayacağını önümüzdeki aylar gösterecek.

2024 yılı boyunca Türkiye ile AB arasındaki temas trafiği geçmiş yıllara kıyasla artarken, bunun 2025'te de devam etmesi ve Brüksel'in Ankara'ya özellikle sığınmacılarla ilgili yakınlaşma çabalarının olması bekleniyor.

Ancak olası bir yakınlaşmanın yapısal sorunların çözümünü getirip getirmeyeceği meçhul. Avrupa ülkelerinde aşırı sağın yükselişi gibi etkenler yeni yılda Türkiye ile ilişkileri de içine alan zor bir denkleme işaret ediyor.

Akdeniz'de sular yeniden ısınır mı?

2025'te dikkatlerin çevrileceği bir diğer bölge Doğu Akdeniz olacak.

Suriye'de Esad'ın gidişi bir yandan tüm ülkelerin Doğu Akdeniz'de enerji hatları ile ilgili iştahını kabartırken, Ankara'nın HTŞ ile kurduğu yakın ilişki de önüne yeni fırsatlar getirebilir.

Türkiye'nin Libya ile 27 Kasım 2019'da imzaladığı "Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması" ile "Güvenlik ve Askeri İş Birliği" mutabakat muhtıralarının benzerlerinin Suriye ile imzalanması Ankara'nın gündeminde.

Türkiye'nin Akdeniz'e kıyısı olan Suriye ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzalayacağı yönündeki haberler Yunanistan ve Kıbrıs'ta endişeye yol açmıştı. Bu nedenle yeni yılda Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları ve enerji kaynaklarına dair gelişmeler kritik olacak.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu son yaptığı açıklamada Suriye'nin Akdeniz'e açılan önemli bir kapı olduğunu ancak ülkenin limanlarının gelişmediğini ve yatırım yapacaklarını belirterek, bir deniz yetki anlaşmasına işaret etmişti.

Bu çerçevede Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde ve Doğu Akdeniz'de son yıllarda yaşanan bahar havasının 2025'te yerini yeni bir gerginliğe bırakıp bırakmayacağı ilgili başkentlerde yakından takip edilecek.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim? 

Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.