Gerginlik nihai bir şekilde doruk noktasına ulaştı. Mesut Özil bir daha Alman milli takımında oynamayacak. 29 yaşındaki Özil Pazar günü sosyal medya kanalları üzerinden yayınladığı ve üç bölümden oluşan açıklamasında, "Alman Futbol Federasyonu ve diğerlerinden gördüğüm muamele nedeniyle artık Alman milli takım formasını giymek istemiyorum. İstenmediğimi hissediyorum" cümlelerine yer verdi.

Bu adım kaçınılmazdı ve son haftalardaki gelişmelerin mantıki bir sonucuydu. Takım arkadaşlarının çoğunluğu ve Alman Futbol Federasyonu tarafından yarı yolda bırakılan Özil büyük bir patlamayla Alman futbol sahnesini terk etti.

Bunu yapmakta haklıydı. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile resim çektirdiği için değil, en kötü günlerinde Alman Futbol Federasyonu ona arka çıkmadığı için haklıydı. Milli takımın as oyuncusu Dünya Kupası final turnuvasında ırkçı hakaretlere maruz kalırken, kimse onu desteklemedi. Federasyonun zirvesindeki milli takım menajeri Oliver Bierhoff ve Federasyon Başkanı Reinhard Grindel Almanya'nın grup sonuncusu olup elenmesinden onu sorumlu tuttu.

Federasyon açısından vahim gelişme

Özil açıklamasında bununla da yetinmeyip, Grindel'i ırkçılıkla suçladı. "Grindel ve yanındakilerin gözünde maç kazandığımız zaman Alman, kaybettiğimizde ise göçmen oluyoruz" cümlesini kullandı. Bir Alman milli takım oyuncusunun ırkçılık nedeniyle federasyonla ilişkisini kesmesi Alman futbolu açısından son derece vahim bir gelişmedir ve federasyonun son haftalarda ne kadar hatalı davrandığını gösterir.

Dünyaya açık olmakla övünen Futbol Federasyonu kendini "ofsayta" düşürmüştür. Özil'in açıklamaları sonuçsuz bırakılmamalıdır. Federasyon Başkanı Reinhard Grindel artık o görevde kalamaz. Milli takım menajeri Oliver Bierhoff'un durumu da gözden geçirilmelidir. Federasyon kendine çeki düzen vermeli ve adam akıllı silkelenmelidir. Kesinlikle söylenecek bir şey varsa, o da, duruşu yüzünden sık sık eleştirilen Mesut Özil'in federasyonu başı dik terk eden tek kişi olduğudur.

Thomas Klein

© Deutsche Welle Türkçe