1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Trump'a boyun eğmemeli

Bernd Riegert
2 Mayıs 2018

ABD Başkanı Trump Avrupa ile başlattığı ticari anlaşmazlığı sonlandırmak değil, uzatmak niyetinde. Deutsche Welle’den Bernd Riegert’in konuyla ilgili yorumu.

USA Washington | Präsident Donald Trump & Angela Merkel, Bundeskanzlerin
Fotoğraf: Reuters/K. Lamarque

ABD Başkanının ortaklarını tehdit ettiği ithal çelik ve alüminyumla ilgili gümrük tarifesi anlaşmazlığının ikinci perdesi başladı. Donald Trump, keyfi olarak verdiği süre dolmak üzereyken taleplerini kabul ettirebilmek için Avrupalı ortaklarına tanıdığı mühleti dört hafta uzattı. Trump'ın ticaret politikasının yıllarca yönettiği sürprizlerle dolu televizyon programından farkı yok. Önemli olan izlenmek ve ülkesini yeniden "büyük" yapacağını söyleyen Beyaz Saray'daki öfkeli liderin kamuoyunun dikkatini çekmesi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ikna çabaları bile para etmedi. Bu Başkan müttefiklerinin değerini bilmiyor. Televizyondaki şov programında yaptığı gibi muhataplarını elleri boş geri gönderdi. Onun için, sonunda ABD'ye ekonomik zarar verecek olsa da Trump şovunun devam etmesi önemli.

DW Muhabiri Bernd Riegert

Hazirana kadar pazarlık devam edecek. Başkan ve onun merkantilist danışmanları çelik ve alüminyum ticaretinin şartlarını dikte ettirmekte ısrarlılar. Zarar eden Amerikan çelik endüstrisini korumak için ithalatı kotaya bağlatmaya çalışıyorlar. Bu politika, Dünya Ticaret Teşkilatı'nın yardımıyla bizzat ABD'nin kabul ettirdiği serbest ticaret prensiplerine ters düşüyor. İthalat kotasını şimdiye kadar sadece, ABD'nin askeri himayesini kaybetmekten çekinen Güney Kore kabul etti.

ABD'ye çelik satan ülkelerin başında gelen Kanada ve Brezilya daha elverişli şartlar tanınacağı umudundalar. Avrupa Birliği (AB) Beyaz Saray'ın şantaj denemesine asla boyun eğmemeli. Caiz olmayan zamlı gümrük tarifesi tehdidiyle milli ekonomiyi himaye altına almak diye bir şey olamaz. Dengesiz davranan Başkan'a olsa olsa, gümrük rejimini bütün sektörleri kapsayacak şekilde ve AB ülkelerinin devamlı olarak zamlı tarifelerin dışında tutulması şartıyla müzakere etme teklifinde bulunulabilir.

Önemli olan şoka uğratmak

AB ülkeleri her şeyden önce birlik olmalı ve tehlikeli gelişmenin önüne geçmelidirler. Trump çelik ve alüminyum taleplerini kabul ettirirse ilerde aklına otomobil ticaretini de dikte ettiği rejime dâhil etmek gelebilir. Amerikalı müşterinin almak istemediği yerli çeliği kotalarla ithal ürünlerden korumaya çalışmak anlamsızdır. Amerikan işletmeleri bile Trump'ın planlarına karşı çıkıyor. Beyaz Saray'daki ekonomi milliyetçilerinin "adil" olmadığını iddia ettikleri, piyasanın gösterdiği uzun süreli gelişmenin bir sonucudur. Amerikalıları Avrupa'dan özel çelik almaya kimse zorlamadı. Avrupa çeliği daha kaliteli ya da daha ucuz olduğu için satılıyor. Amerikan çelik endüstrisi ithalatın düşmesiyle meydana gelecek açığı kısa zamanda kapatabilecek durumda değil. Bunun başarılabileceğini sanan tek kişi ABD Başkanı Trump. Çelik ithal edilmezse tedarik zincirinin halkaları dökülür, çelik mamullerinin fiyatı artar. Beyaz Saray'ın egoist maçosu küreselleşen dünyanın ekonomi mantığını çözemiyor. Onun için önemli olan şaşırtmak ve daima dikkatlerin odağında olmak. Dört hafta daha bunun keyfini çıkartacak.

Avrupa'nın alttan alması için hiçbir neden gösterilemez. AB ekonomik bakımdan ABD ile boy ölçüşebilecek durumdadır. Brexit'e rağmen ABD'nin gümrük politikası hoşuna gitmeyecek olan Britanya da AB'nin yanında yer alıyor. Trump görüşmek istiyorsa, görüşülür. Bütün ürün gruplarını kapsayacak genişletilmiş ve Trump'a "adil" görünen bir gümrük anlaşması için görüşülür. Bu görüşmelerde konu hemen ABD'nin ticari açığına ve AB'nin ve özellikle de Almanya'nın dış ticarette elde ettiği fazlaya gelecektir. Çelikte de olduğu gibi, ticari açığın Amerikalıların Avrupa malı almaya zorlanmasıyla ilgisi yoktur. Amerikalı istediği için Avrupa malı alıyor. Büyüyen Amerikan ekonomisinin Avrupa mallarına ihtiyacı var. ABD artan tüketimini yıllardır daha fazla borçlanarak ödüyor. Avrupa'ya ve Çin'e borçlanıyor. Muazzam sermaye çıkışına neden olan ticaret fazlası Almanya'ya "kan" kaybettiriyor. Avrupa'da tüketim ve yatırım harcamaları arzulanan düzeyde değil. Ancak dengesizliklerin ticaret politikalarıyla ya da gümrük tarifeleriyle giderilemeyeceğini de bilmek gerekir.

ABD de finans, eğitim ve internet hizmetleri gibi sektörlerde ticaret fazlası elde ediyor. Acaba Başkan Trump bu fazlayı eritmeye de razı olur mu? ABD'nin parasını bu sektörlerden kazanmasının "adil" olmadığı söylenebilir mi?

Bernd Riegert

© Deutsche Welle

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik