1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Spor

DFB kaybedecek

Weber Joscha Kommentarbild App
Joscha Weber
26 Temmuz 2018

Mesut Özil krizi, Almanya’nın EURO 2024’ün ev sahipliği adaylık başvurusuna da gölge düşürdü. DW’den Joscha Weber, sonuç ne olursa olsun kaybedenin Almanya Futbol Federasyonu (DFB) olacağı görüşünde.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Stratenschulte

Dünyanın en büyük spor federasyonu biçare vaziyette kalakaldı. Almanya Futbol Federasyonu (DFB) yıllarca göçmen kökenlilerin uyumundaki başarılarıyla övündü, milli oyuncuların ailelerinin rol aldığı reklam filmleri çekti, uyum ödülleri dağıttı, Almanya Başbakanı ve Cumhurbaşkanı’ndan aldığı takdirlerle gururlandı. Şimdi bir oyuncu, attığı üç tweet ile tüm bunları toz duman etti. Hayır, Mesut Özil herhangi bir oyuncu değil. O, gerek milli takımın gerekse federasyonun uyum çalışmalarının örnek figürüydü. Daha önce doğru olan her şey şimdi sorgulanıyor. Özil’in hikayesini bilenler, onun hiçbir zaman “mükemmel şekilde entegre olmuş göçmen çocuğu” ikonu olmak istemediğini ve asla da olmadığını biliyor. Ama bazen, sizin hikayenizi başkaları yazar. DFB de hummalı bir şekilde bu hikayeyi yazmaya ortak oldu. Özil ile federasyon arasındaki bir zamanların örnek evliliğinin gürültülü şekilde bitmesi, şimdi bambaşka sorunları açığa çıkardı.

Almanya’nın EURO 2024 adaylığına zarar veriyor

Avrupa Futbol Federasyonları Birliği UEFA, 27 Eylül’de 2024 Avrupa Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak ülkeyi açıklayacak. Adaylık için iki ülke yarışıyor: Almanya ve Türkiye. Özil olayından önce de çeşitli sorunlar yaşayan iki ülkenin hassas bir rekabeti söz konusu. Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’nı bırakması, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hanesine, siyasi açıdan altın değerinde bir puan olarak yazıldı. Erdoğan, Özil’in tavrını “yerli ve milli” olarak nitelendirip övdü. Almanya Futbol Federasyonu ve Başkan Grindel’in yanı sıra Alman toplumu hakkındaki ırçılık iddialarının, Türkiye’nin EURO 2024 adaylığına katkı sağlayabileceğini Erdoğan da gayet iyi biliyor. Doğrudan rakibi hedef alan siyasi demeçlerin verilmesi yasak. Ancak FIFA İcra Kurulu’nun oy hakkına sahip 15 üyesiyle yapılacak yüzyüze görüşmelerde, son gelişmeleri koz olarak kullanmak mümkün. (Almanya’yı temsil eden Reinhard Grindel ve Türk temsilci Servet Yardımcı oy kullanamıyor.)

DW Spor Editörü Joscha Weber

Darbe girişiminin etkilerinin hâlâ hissedildiği, ekonomik sıkıntı ve siyasi istikrarsızlığın gölgesindeki Türkiye, Avrupa Şampiyonası organizatörlüğü yarışına girdiğinde şansı pek yüksek değildi. Ancak şimdi Almanya ile aradaki farkı kapattı. Erdoğan otokrasisi, UEFA’ya geniş çaplı teminatlar ve elbette vergi muafiyetleri vaadediyor. UEFA yetkilileri de genelde bu tür söylemlere karşı kulaklarını dört açıyor. Buna karşın birbirine yakın şehirler, büyük bir ekonomik güç, harkulâde altyapı, muhteşem stadlar ve işleyen bir hukuk devleti gibi argümanlarla propaganda yapmak içinse Almanya’nın iki aylık bir zamanı kaldı. Ayrıca vergi muafiyetlerini de kapsayan çeşitli “devlet garantileri” de yine bu vaadler arasında yer alıyor. UEFA, bu muafiyetleri değerli bir ürün için istiyor. Örneğin Fransa’daki EURO 2016’da toplam gelir 1 milyar 930 milyon Euro’yu buldu. Ancak UEFA’nın kasasına sadece 830 milyon Euro girdi. EURO 2024 için amansız rekabet olanca hızıyla devam ediyor. Reinhard Grindel, Rusya’daki 2018 Dünya Kupası sırasında da ilişkilerini pekiştirmek ve sağlam argümanlar sunmak istiyordu. Lakin gelinen noktada Almanların eli artık o kadar da güçlü değil.

Federasyonun ikilemi

Almanya’nın adaylık başvurusuna önderlik eden DFB Başkanı Reinhard Grindel fazlasıyla yıpranmış durumda. Mesut Özil’in kendisine yönelik eleştirilerinin ardından Grindel’in istifa etmesi yönündeki talepler de giderek artıyor. Buradaki sorun, yine bariz bir şekilde başarısız olan Alman Milli Takımı Teknik Direktörü Joachim Löw örneğindekiyle aynı: Alternatifsizlik. Almanya Futbol Federasyonu, Reinhard Grindel’i istifaya zorlayabilir. Ancak bu kez de Almanya’nın EURO 2024 adaylık başvurusu başarısızlıkla sonuçlanır. Zira bu kadar kısa bir süre içinde hiç kimse hasar tamiratı yapıp, aynı zamanda UEFA nezdinde güvenilir bir muhatap izlenimi oluşturamaz. Bu nedenle de DFB, Grindel ile yola devam etmek zorunda. Ancak federasyon, bu kez de Alman kamuoyunda itibar ve destek kaybına uğrayacak. Zira anketlere göre halkın büyük bölümü, Grindel’in istifa etmesini istiyor. Bunun müsebbibi de kriz sırasında başkanın çizdiği zikzaklar. Grindel, Özil’i kâh övdü, kâh yerdi. Kimi zaman destekledi, kimi zaman da yerin dibine soktu. DFB Başkanı, tıpkı bir köşe gönderinin rüzgârda dalgalanması gibi sallandı. Bu durum Alman kamuoyunun dikkatini çektiğine göre UEFA İcra Kurulu üyelerinin de gözünden kaçmayacaktır.

2006 Dünya Şampiyonası organizasyonun Almanya’ya verilmesiyle ilgili şaibe henüz tam olarak aydınlanmadı. Ancak bu, İcra Kurulu üyelerinin kafasını pek fazla meşgul etmeyecektir. Ancak Grindel ile ilgili eleştiriler ve Özil’in ırkçılık iddiaları, Almanya’nın 2024 adaylığı sürecinde ciddiye alınması gereken sorunlardır. Almanya’nın adaylık sloganı “United by Football. Avrupa’nın kalbinde birleşelim” şeklinde. Bu da tıpkı Dünya Kupası’ndaki “Birlikte” sloganı gibi sonunda Alman Futbol Federasyonu’nun ayağını tökezletebilir.

Joscha Weber

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik