Yorum: Eurovision Şarkı Yarışması eğlence mi siyaset mi?
18 Mayıs 2019İsrail'in üçüncü kez ev sahipliği yaptığı Eurovision Şarkı Yarışması'nın finalinde yine ilginç karakterler şarkılarını seslendirecek. Yarışmanın düzenlendiği Tel Aviv kentine gelen binlerce kişi finali heyecanla bekliyor. Dünyada ise yaklaşık 180 milyon kişi yarışmayı televizyondan izlemek için sabırsızlanıyor. Bu heyecan yaşanırken, İsrail Gazze Şeridi'ni geçişlere kapatıyor, Batı Şeria'yı işgal ediyor ve Golan Tepelerini ilhak ediyor. Bütün bunlar birbiriyle bağlantılı mı?
Eurovision Şarkı Yarışması'nı organize edenler bu soruya "hayır” yanıtı veriyor ve yaşanan tartışmaları duymazlıktan geliyorlar. Sahneye çıkacak şarkıcıların ise Ortadoğu sorunu hakkında mesajlar vermeleri yasaklandı. Yarışmanın finalinde özel bir gösteri sergileyecek olan dünyaca ünlü pop şarkıcısı Madonna'nın da şarkı aralarında konuya ilişkin konuşması istenmiyor. Sadece İzlanda'yı temsil eden Hatari grubu bu yasaklara aldırmadı ve Filistinlilere yönelik ayrımcılık uygulayan "İsrail apartheid devleti” şeklinde sözler sarf etti.
Siyasi tartışmalar
Filistinliler Eurovision Şarkı Yarışması ile oluşan ilgiyi kendi amaçları için kullanıyor. Yaklaşık on gün önce Gazze Şeridi'nden İsrail tarafına yağan roketlerin taşıdığı mesajlardan biri de İsrail'e muhalif olanların deyimiyle "Baskıcı” bir devlette eğlenceli bir şarkı yarışmasının düzenlenmesinin hata olduğuna işaret ediyordu. Buna karşılık İsrail ise Avrupa ülkelerinin temsilcilerinin katıldığı bu yarışmanın Tel Aviv'de düzenlenmesini İsrail'in Ortadoğu'nun dünyaya açık ve hoşgörülü tek demokrasisi olmasının bir kanıtı olarak sunuyor.
Eurovision Şarkı Yarışması tabii ki mantıklı olarak aynı zamanda siyasi bir etkinlik, geçmişte de böyleydi, günümüzde de böyle. Yarışma, ilk yıllarda İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa'nın birlikteliğini, Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından ise Batı ve Doğu Avrupa arasındaki birleşmeyi simgeliyordu. Eurovision Şarkı Yarışması, Avrupa'nın bir parçası olan üyelerinin sayısını artırmış, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden önce komünist Yugoslavya'yı yarışmaya dahil etmişti. İsrail ise yaklaşık 40 yıldır Eurovision'a katılıyor.
"Avrupa Yayın Birliği” üyeleri arasında Kuzey Afrika ve Arap ülkeleri de yer alıyor. Ancak Fas haricindeki bütün ülkeler, İsrail'in üye olmasına karşı çıktıkları için yarışmaya hiç katılmadılar. 1960'lı yıllarda İspanya'da diktatörlüğün hüküm sürdüğü dönemde de Eurovision Şarkı Yarışması protestolara sahne olmuştu. Rusya'nın Gürcistan veya Ukrayna ile yaşadığı ihtilaflar, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki gerilim, Eurovision Şarkı Yarışması'nın pırıltılı dünyasının politize olmasına yol açmıştı.
Boykot çağrıları işe yaramadı
2019 yılındaki Eurovision Şarkı Yarışması'nın düzenlendiği İsrail'e yönelik boykot çağrıları ise sonuçsuz kaldı. Daha önceden katılacağını açıklayan 41 şarkıcı ve grup, ülkelerini temsil etmek üzere İsrail'e gitti. Beklenenden daha az izleyicinin ve turistin gelmesinin nedeni ise siyaset veya güvenlik durumundan çok yarışmanın düzenleneceği yerdeki otel ve ulaşım masrafları ile bilet fiyatlarının yüksek olması ile ilgili.
İsrail'de hiçbir şey apolitik değil. Her şey ya Filistin sorunu ya da antisemitizm ile ilişkilendiriliyor. Filistin yanlısı "Boykot, Yaptırımların Geri Çekilmesi, Yaptırımlar” (BDS) adlı hareket ise İsrail'e yönelik boykot çağrılarına başka bir boyut kattı. Hareketi yürütenler, Eurovision Şarkı Yarışması'nın en büyük hayran kitlesi arasında yer alan lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel ve interseks (LGBTİ) bireylerin gökkuşağı bayrağını İsrail’in uyguladığı “haksız” politikalarını örtbas etmek için kullandığını iddia etti. Hareket, Netanyahu hükümetinin uyguladığı yeni yerleşim siyasetini "pembeye boyamak için” LGBTİ bireyleri kullandığı öne sürüldü.
Gerçekte İsrail'de LGBTİ bireyler neredeyse hiç rahatsız edilmeden yaşıyor. Filistinli eşcinseller de Tel Aviv'deki eğlenceye katılmaya hazırlanıyor. Hoşgörülü İsrail toplumunda aynı cinsiyete sahip eşler evlenebiliyor ve hatta çocuk evlat edinebiliyorlar. Buna karşılık Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki baskıcı toplum tarafından eşcinselliğe hoş gözle bakılmıyor. Boykot çağrısında bulunanlar İsrail'in Filistinlilere yönelik siyaseti ile LGBTİ bireylerin haklarını aynı kefeye koyarsa, homofobi eğilimleri göstermiş olurlar.
Şarkı söylememek de çözüm değil
İsrail'e karşı boykot hareketi BDS'nin antisemitist tutumununda kabul edilmesi mümkün değil. Protestoları için kullandıkları logodaki Nazi dönemini hatırlatacak tarzdaki kırık kalp ile Nazi terörü ile Yahudi devletinde düzenlenen şarkı yarışması arasında paralellik kurulmaya çalışılıyor. Alman meclisinin boykot hareketini tehlikeli olarak nitelendirerek, desteği çekmeye karar vermesi de doğru.
Elbette İsrail hükümetinin izlediği siyaset eleştirilebilir. Ama bu eleştiri, Yahudi karşıtı bir propagandaya evrilmemeli.
Eurovision Şarkı Yarışması'nın İsrail'de yapılmasına karşı çıkanların sunduğu tezleri göz önünde bulundurunca, yarışmanın 2012 yılında Azerbaycan'da veya 2009'da Rusya'da da yapılmaması gerekirdi. Bu ülkelerde insan haklarının durumu hiç de iyi değil. Eğer Tel Aviv'de şarkı söylemek mümkün olmayacaksa, Katar'da da Dünya Futbol Şampiyonası'nda top koşturmamak veya 2022'de Çin'de yapılacak Kış Olimpiyatları'na katılmamak gerekiyor. Bu ülkelerde de İsrail'de olduğu gibi yetersizlikler mevcut.
Boykot ve dışlama? Hayır. Tartışma ve eleştiri? Evet. Bu Eurovision Şarkı Yarışması'nın siyasi ruhu sayılabilir. Çok da büyük beklentiye girmeye gerek yok. En nihayetinde Eurovision Şarkı Yarışması sadece büyük bir eğlence.
Bernd Riegert
© Deutsche Welle Türkçe