Deniz'i uzun yıllardan beri tanırım. Onunla 6 yıl boyunca neredeyse her gün birlikte çalıştık. Manşetler ve en iyi ara başlıklar konusunda tartıştık. Bu her zaman keyif verici bir iş değildi. Ama hep yoğundu. Ve ben onun kendini işi ile özdeşleştirmesinden çok şey öğrendim. Deniz mükemmel, korkusuz ve gerçekten kendine özgü bir gazetecidir. Kalemi çok güçlüdür, o kendine özgü stili neredeyse şiirsel ve ince ruhludur. Ama isyankârdır da. Dikkatleri üzerine çekmesini bilir ve dikkatler üzerinde kalır.
Kamusal organizasyonun gücü
Onun pek çok arkadaşının da sahip olduğu bir yetenektir bu. Ortalığı velveleye veren, dayanışma konserleri düzenleyen, Almanya'nın her yerinde otomobil konvoyları organize eden onlardı. #FreeDeniz hashtag'i her yerde gözler önündeydi.
Bu kamusal organizasyon gücü Alman siyasetinin de sorumluluk bilincinde hareket etmesini sağladı. Anlaşılan o ki tahliye günü öncesindeki gece dahi en üst politik düzeyde görüşmeler yürütüldü. Varılan anlaşmanın tam arka planını ise henüz kimse bilmiyor.
Aradan geçen bir yıl iki gün sonra Deniz Yücel nihayet tahliye edildi. Haberi duyduğumda göz yaşlarıma engel olamadım. Bu özgür düşünceli insanı bu kadar gün ve gece boyunca tecritte parmaklıklar ardında tutmak!
Mutlu son değil
Deniz'in sevgili eşi Dilek ile özgür ortamda kucaklaşmasının ilk görüntüleri yayınlandığında birçokları mutlaka iç çekmeden edememiştir. Acı, Deniz'in adeta yüzüne oturmuştu. Tutukluluğu sırasında evlendiği eşine boğulmakta olan biri gibi sarılıyordu. Etkileyici bir mutlu son mu bu?
Aslında değil. Çünkü serbest bırakılmasından duyulan büyük sevince ve ferahlamaya rağmen bir noktayı unutmamalıyız: Deniz Türkiye'de tutuklanan 100'den fazla gazeteciden sadece biri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu tahliye ile yeni bir yumuşama dönemini açtığını umut edenlerin de anında akılları başına geldi. Deniz Yücel'in serbest bırakılma haberi daha çok tazeyken Erdoğan‘ın yargıçları başka 6 Türk gazeteciyi ömür boyu hapse mahkum ettirdi. Bu haber geldiğinde Deniz daha cezaevini terk etmemişti bile.
Mücadele noktalanmamalı
Bu gazetecilerin Alman vatandaşı olmamaları Alman hükümetinin diplomatik imkanlarını zorluyor. Ama bu durum sivil toplum kuruluşları açısından birincil derecede önem taşımamalı.
Geçen yıl boyunca Deniz'in serbest bırakılması için insanların gösterdiği çaba etkileyici ve belki biraz da süpriz bir durumdu.
Deniz'in tahliyesi ile bu mücadele noktalanmamalı. Dünya çapında 300'ün üzerinde kadın ve erkek gazeteci tutuklu, basın özgürlüğü için faaliyette bulundukları için bunlardan bazıları işkence de görüyor.
Ve tüm sevince ve rahatlamaya rağmen tam da bugün geçerli olan şudur: Yaptığı eleştirel görev nedeniyle tek bir gazeteci demir parmaklıkların ardında olsa bile uyarıları sürdürmekten, gazetecilerin özgürlüğü yönünde mücadele etmesi için siyasi göreve çağırmaktan vazgeçmemeliyiz. Eminim ki Deniz de şu an tam bunu arzu ediyordur.
Ines Pohl
© Deutsche Welle Türkçe