1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

220611 Unabhängigkeitserklärung Kroatien Slowenien

24 Haziran 2011

Slovenya ile Hırvatistan'ın bağımsızlık ilanı, Yugoslavya açısından kanlı bir dağılma sürecinin miladı olarak kabul edilir. Dün, Slovenya ile Hırvatistan'ın Yugoslavya'dan ayrılışının 20'nci yıldönümüydü.

Fotoğraf: DW

15 yıl önce dağılmaya başlayan Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya'dan oluşuyordu. Kosova ile Voyvodina da özerk bölgeleriydi.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1945 yılında kurulan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin yazgısındaki en önemli isim, Hırvat lider Josip Broz Tito idi. 1980’de Tito’nun ölümü Yugoslavya'nın çözülme sürecinin ilk kıvılcımını çaktı. Doğu Bloku’nun çökmesi çözülme sürecini daha da hızlandırdı.

25 Haziran 1991'de Hırvatistan ve Slovenya’nın resmi olarak bağımsızlıklarını ilan etmesi aslında sürpriz olmadı. Zira o tarihten dört hafta önce Hırvatlar yüzde 94'lük ezici bir çoğunlukla Federasyon'dan ayrılmak istedikleri yönünde oy kullanmıştı. Slovenler ise 1990 yılının aralık ayında yapılan referandumda bağımsızlık için "evet" demişti.

"Yugoslavya zaten çoktan dağılmıştı"

Münih Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Marie Janine Çaliç federasyonun dağılmasının beklenen bir gelişme olduğunu kaydediyor:

"O zamanlar Yugoslavya zaten çoktan dağılmıştı. Doğru dürüst işleyen hiçbir kurum kalmamıştı. Dolayısıyla federasyonu oluşturan ülkelerin bağımsızlıklarını ilan etmeleri mantıklı bir hareketti."

Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Balkan Savaşı'nın patlak vermesi ise pek çok kişi için beklenmedik bir gelişme oldu.

Savaş engellenebilir miydi?

O dönemdeki Avrupa Toplulukları Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlığını resmi olarak ancak 15 Ocak 1992'de tanıdı. İki ülkenin bağımsızlığının daha erken tanınmasının savaşı engelleyip engelleyemeyeceği hala tartışılır. Ancak Münih Üniversitesi Profesörü Marie Janine Çaliç bu gecikmenin savaşın patlak vermesinde önemli rol oynamadığı görüşünde.

Çaliç "Bu ülkelerin daha erken tanınmasının genel durumu değiştirmeyeceğini düşünüyorum. Bölgede çok büyük bir uzlaşmazlık söz konusuydu. Bazıları bağımsızlık isterken, diğerleri bunun temel ulusal çıkarlarını tehdit ettiği görüşündeydi. Dolayısıyla bu noktada zaman önemli bir etmen değildi" açıklamasını yapıyor.

Aradan 20 yıl geçti. Slovenya 2004'den beri AB üyesi. Hırvatistan ise 2013 yılında Birliğe katılacak. Balkan Savaşı'nın acıları küllenmeye yüz tuttu. Durumun normale dönmeye başladığının en önemli kanıtlarından biri, geçtiğimiz yıl Hırvatistan ve Sırbistan liderlerinin savaş suçlarından dolayı ülkeleri adına karşılıklı özür dilemeleri oldu.

Eski Yugoslavya Federasyonu'nun diğer üyeleri de birbiri ardına AB'nin kapısını çalıyor. Bu gidişle Sırbistan, Bosna Hersek, Makedonya, Kosova ve Karadağ bir süre sonra AB çatısı altında yeniden bir araya gelecekmiş gibi görünüyor.

1991-2001 arası çatışmalarda on binlerce kişi can verdiFotoğraf: picture-alliance/dpa
Josip Broz Tito'nun ölümü, Yugoslavya'nın dağılma sürecini başlattıFotoğraf: Nationalpark Brijuni


© Deutsche Welle Türkçe

Zoran Arbutina & Rayna Breuer / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Ahmet Günaltay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik