Zırhlı araçlar 10 yılda 36 kişiyi öldürdü
4 Şubat 2020Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik güçlerinin kullandığı zırhlı araçlar, karıştıkları trafik kazaları ile gündemde. Zırhlı araçları gündeme getiren olay, eylül ayında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde meydana geldi. 6 yaşındaki Efe Tektekin, zırhlı aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Üstelik Efe’nin 85 yaşındaki dedesi Mehmet Tektekin de 6 Haziran 2018’de, aynı bölgede, bir TOMA'nın çarpması sonucu ölmüştü.
Zırhlı araç sürücüsü hakim karşısında
Efe’nin ölümünden sonra zırhlı araç sürücüsü hakkında soruşturma başlatıldı. Ancak, avukatlar etkili soruşturma yapılmadığını söyledi. Çünkü dosyada bölgedeki güvenlik kameraları görüntüleri, sürücünün sürücü belgesi ve araç kamerası görüntüleri yoktu. Dosyadaki bilirkişi raporunda da Efe asli, araç sürücüsü ise kısmi kusurlu sayılmıştı. Soruşturma sonunda polis memuru İ.A. hakkında "taksirle ölüme neden olma” iddiasıyla 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
"Üzgünüm”
Davanın bugünkü ilk duruşmasında sanık İ.A.'nın savunması alındı. Sözlerine Tektekin ailesine başsağlığı dileyerek başlayan İ.A., olayda kasıt olmadığını söyleyerek, "Kimse insan canına kast etmek istemez.” dedi. Kendi çocuğunun da Efe'nin yaşında olduğunu ve 4,5 aydır başını her yastığa koyduğunda bu olayı düşündüğünü söyleyen sanık, aracı kullanırken azami dikkat gösterdiğini belirtti. Otomotiv mezunu olduğunu ifade eden İ.A., "Atanamadığım için polis oldum. Kimse böyle bir olay olmasını istemez. Olaydan dolayı üzgünüm. Araçta kamera kayıt sistemi var, ancak 2017'den beri çalışmıyor.” dedi.
“Cezasızlık durumu söz konusu”
Duruşmada söz alan Tektekin ailesinin avukatı Sedat Çınar, sanığın Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerektiğini söyleyerek, mahkemeden görevsizlik kararı vermesini istedi. Ancak mahkeme bu talebi reddetti. Çınar, hem sanığın hem delilleri toplayanların polis olduğunu ve birçok delilin dosyada olmadığını belirterek, cezasızlık durumu olduğuna dikkat çekti. Çınar ayrıca, Efe Tektekin’in babasına bir görüntü izlettirildiğini, ancak bu görüntünün dosyada olmadığını söyledi. Duruşma, Tektekin ailesinin ve tanıkların dinlenmesi için nisan ayına ertelendi.
Çözüm sürecinden sonra yaygınlaştı
Geçmişte genellikle kırsalda veya riskli operasyonlarda görev yapan zırhlı araçların kullanımı, son yıllarda şehir merkezlerinde de yaygınlaştı. Bunun nedeni ise çözüm sürecinin sona ermesi ile başlayan bombalı saldırılar ve hendek olayları sırasında kent merkezlerindeki terör olayları. Son yıllarda çeşitliliği ve sayıları hızla artan zırhlı araçlar bölgedeki yerleşim yerlerinde yaşamın bir parçası haline geldi.
Ölenlerden 16’sı çocuk
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) hazırladığı rapora göre, Doğu ve Güneydoğu’da 2008-2018 yılları arasında zırhlı araçların karıştığı 63 olayda, 16’sı çocuk ve 6’sı kadın olmak üzere 36 sivil yaşamını yitirirken, 85 kişi de yaralandı. İHD kayıtlarına göre, bu süreçte İstanbul ve Aydın’da 2 kişi, 2019’da ise sadece Diyarbakır’da 1’i çocuk, 2 kişi bu araçların altında kalarak öldü.
İHD: Cezasızlık politikası uygulanıyor
İHD’ye göre, yargı makamlarının kamu görevlilerine karşı cezasızlık politikası uygulaması bu kazaları artırıyor. İHD yöneticisi avukat Ercan Yılmaz, eğitimsizlik, tedbirsizlik ve kamu görevlisi olmanın verdiği güçle, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemenin, kazaların asıl sebebi olduğunu savunuyor. Şırnak’ın Silopi ilçesinde bir eve çarparak, iki kardeşi öldüren panzerin sürücüsüne 2 yıl ceza verildiğini hatırlatan Yılmaz, “Yargılanmayacakları güvencesiyle hareket ettikleri için bu sonuçlarla karşılaşıyoruz. Etkili bir yargılama yapılmalı, sivil yaşam alanlarında zırhlı araçları olmamalı.“
Kazaların aşırı güvenlikçi politikaların sonucu olduğunu savunan Yılmaz, bu olayları çatışmalı sürecin insanlar üzerindeki tahribatının başka boyutu olarak değerlendiriyor. Yılmaz’a göre çözüm, toplumsal barıştan geçiyor.
“Zırhlı araçlar şehir merkezlerinde kullanılmamalı”
Kazalar, zıhlı araçların şehir merkezlerinde kullanılıp, kullanılamayacağı sorusunu da gündeme getiriyor. Makine Mühendisleri Odası İstanbul ve Diyarbakır Şubeleri, daha önce bu konuda teknik rapor hazırlamış. Makina Mühendisleri, ağır tonajlı ve büyük olan bu araçların çok sayıda kör noktası olduğunu ve sivil yaşam alanlarında kullanılmaması gerektiğini savunuyor. Makine Mühendisleri Odası'na göre, bu tür özel araçların yaya algılama sensörleri ile donatılması, yaya koruyucu düzeneklerinin bulunması ve şehir içindeki seyir hızlarının düşük olması gerekiyor.
DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi yetkilileri, “Trafikte diğer araçlarla seyredebilmeleri için çok özel tedbirler alınmalı. Bu araçlar kısıtlı çevre görüş yeteneğine sahip. Bu nedenle sivil yaşam alanlarında daha özenli olunması gerekir” şeklinde konuşuyor.
“Terör tehdidine karşı başka seçeneğimiz yok”
Peki, bölgede zırhlı araç kullanmadan güvenlik hizmeti vermek mümkün mü? Güvenlik güçlerine göre, terör tehdidi devam ettiği müddetçe bu mümkün değil. Şırnak’ta görev yapan ve DW Türkçe'ye konuşan bir polis memuru, çelik zırhla donatılmış araçlarda yaşamaktan mutlu olmadıklarını, ancak başka seçenekleri de bulunmadığını söylüyor.
DW Türkçe’nin sorusunu yanıtlayan Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilisi ise bölgede 40 yıldan beri devam eden terör tehdidine dikkat çekiyor. Geçmişte, saldırılarda çok emniyet görevlisinin öldürüldüğünü söyleyen polis müdürü, “Hiçbir polis, bilerek, isteyerek bir canlıyı öldürmek istemez. Kazalar çok üzücü. Personelimizin güvenli şekilde görev yapmasının başka yolu yok. Çok kez şehir merkezlerinde ekiplerimiz saldırıya uğradı ve şehit verdik. Terör tehdidinin olduğu yerlerde bu araçları kullanmaktan başka seçeneğimiz yok.” diyor.
Bünyamin, Taha, Hakan, Berfin, Raşid, Felek, Onur, Muhammed ve kardeşi Furkan, zırhlı araç kazalarında hayatını kaybeden 4 ile 7 yaş arasındaki çocuklardan bazıları. Zırhlı araçlarla ilgili görüşler farklı olsa da, bu araçların kısa vadede şehir merkezlerinden çekileceğine dair bir emare görünmüyor.
Felat Bozarslan
© Deutsche Welle Türkçe