1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zschäpe: Cinayetlerden ben de sorumluyum

5 Temmuz 2023

Aşırı sağcı NSU terör örgütü üyesi Beate Zschäpe, NSU davasının sona ermesinden beş yıl sonra cinayetlerde kendinin de sorumlu olduğunu ilk kez itiraf etti.

NSU terör örgütü üyesi Beate Zschäpe
Beate ZschäpeFotoğraf: Reuters/M. Rehle

2000-2006 yıllarında sekizi Türkiye, biri Yunanistan kökenli dokuz kişi ile bir polis memurunun katledilmesinden sorumlu tutulan aşırı sağcı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) üyesi Beate Zschäpe ömür boyu hapis cezasına mahkum edilmesinden beş yıl sonra yabancıları hedef alan cinayetlerde kendisinin de suçu olduğunu ilk kez itiraf etti.

Mayıs ayı sonunda Bayvera Eyalet Meclisi NSU Araştırma Komisyonu'nda ifadesi alınan kadın terörist Zschäpe'nin söyledikleri meclis protokollerinin yayınlanmasıyla ortaya çıktı. Ancak gözlemciler, ömür boyu hapis cezasına çarptırılan teröristin bunu taktiksel olarak yapmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Nitekim Zschäpe, pişmanlık göstermesi halinde müebbet hapis cezası nedeniyle yattığı cezaevi koşullarında iyileştirme talep edebilecek ve aşırı sağcı terör hareketinden ayrılmaya yönelik programlara katılmak için başvurabilecek. Dolayısıyla uzmanlar bu nedenle böyle bir adım atmış ve suçunu itiraf etmiş olabileceği yorumunu yapıyor.

"Tetiği çekmemiş olsam bile ben de suçluyum"

Bavyera Eyalet Meclisi'nin yayınladığı NSU Araştırma Komisyonu protokollerine göre Zschäpe ifadesinde, "Ben de suçluyum. Silahın tetiğine basmadıysam da olanlara göz yumdum" diye konuştu. Sözlerine, "Eğer vaktinde teslim olsaydım, cinayetler serisi de sona ermiş olurdu" diye devam eden Zschäpe'nin, "Bunu yapmadım, dolayısıyla tetiği çekmemiş olsam bile suçluyum" dediği belirtildi. 

Zschäpe, yargılandığı sırada mahkemeye avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamalarda banka soygunlarından haberdar olduğunu ve Zwickau kentinde birlikte kaldıkları evi kanıtları yok etmek amacıyla ateşe verdiğini itiraf etmiş, işlenen cinayetler ile bombalı saldırılardan ise daha sonra haberdar olduğunu ileri sürmüştü.

Zschäpe'nin söz konusu komisyonda bir başka itirafta daha bulunduğu ve komisyonda yer alan vekillere, katledilen kişilerin kökeni nedeniyle seçildiğini itiraf ettiği ve "Sadece ırkçı nefret yüzünden, bunu ancak böyle niteyebilirim" dediği aktarıldı. Beate Zschäpe, 2019 yılından bu yana Chemnitz kentindeki bir cezaevinde tutuklu bulunuyor. 

NSU davasının sonuçlanmasının ardından Münih'te, örgütün tüm bağlantılarının açığa çıkarılması talebiyle düzenlenen protesto gösterisi - (11.07.2018)Fotoğraf: Christian Mang/IMAGO

NSU'nun "bilinen" üç üyesinden biri

Münih'te yapılan beş yıllık yargılama süreci sonunda NSU terör örgütünün hayatta kalan tek üyesi olduğu ileri sürülen Zschäpe, 2018 yılında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. İlk radikalleştikleri dönemde pek çok Alman istihbarat ve güvenlik biriminin radarına giren örgütün iki erkek üyesi Uwe Böhnhardt und Uwe Mundlos'un bir süre sonra ortadan kaybolduğu iddia edilse de, üçlünün Doğu Almanya'da normal bir hayat sürdükleri ve hatta tatile çıktıkları çok sonra günışığına çıkartılmıştı.

Türkiye kökenli küçük esnaf ve zanaatkarlar ile dönercileri sistematik biçimde katleden ve göçmenlerin yoğun olduğu iş yeri ve caddelere bombalı eylemler düzenleyen Böhnhardt ile Mundlos'un ayrıca örgütü finanse etmek için yıllarca çok sayıda banka soyduğu ve yakalanmadığı da seneler sonra ortaya çıktı.

2011 yılında yine bir soygun sonrası polisle yaşadıkları kovalamacanın ardından bir karavanda ölü bulunan ve intihar ettikelerinden yola çıkılan Böhnhardt ile Mundlos'un deşifre olması üzerine arkadaşları kadın terörist Zschäpe birlikte kaldıkları evi ateşe vermişti. Güvenlik birimlerinin yanan evde yaptığı incelemede ortaya çıkan görsel ve videolarda yıllarca işledikleri cinayetleri üstlendiklerine dair açıklamalar ve görseller tespit edildi. 

Almanya'nın derin devlet cinayeti iddiası

Üçlünün uzun bir zaman diliminde çok sayıda kişiyi öldürmesi, pek çok bombalı saldırısı düzenlemesi ve soygunlar yapmasına rağmen yakalanmaması ve 2011'de bir soygun sonrası polisle yaşanan kovalamacanın ardından ölü bulunmaları Almanya'da "derin devlet" süphesinin de ortaya çıkmasına neden oldu.

NSU'nun varlığının ortaya çıkmasından hemen sonra istihbaratta bazı belgelerin yok edildiğinin gün yüzüne çıkması bu yönde şüpheleri daha da güçlendirdi. Şüpheleri tetikleyen bir diğer nokta da Kassel'de bir internet kafe işleten ve NSU örgütü tarafından katledilen Halit Yozgat'ın öldürüldüğü sırada bölgeden sorumlu eyalet istihbarat teşkilatının bir çalışanının da kafede bulunduğunun ortaya çıkması oldu.

Köln'de 2004'de çok sayıda kebapçı ve kuyumcunun bulunduğu Keup Caddesi'nde düzenlenen çivili bombalı eylem sonrasında da bölge sakinleri, olayın arkasında aşırı sağcıların olduğunu ifadelerinde dile getirdilerse de bu tamamen reddedilmiş ve bizzat mağdurlar zan altında bırakıldıktan sonra, olayın sorumlusunun NSU olduğu bu örgütün deşifre olmasından sonra ortaya çıkmıştı.

 

dpa / ETO, ET

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl sansürsüz erişebilirim?

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik